Çalışma hayatında, ya çalışkan ya tembel olursunuz, ya dürüst ya düzenbaz olursunuz. Bu sıfatların önüne az, biraz, çok az, çok, ya da pek çok gibi eklemeler yapılarak, insanlar her zaman ve her yerde kendine has olan bu özellikleriyle tanınırlar.
Okul iş ve asistanlık dönemlerinde yerleşen özellikler, sonraki dönemlerde farklı yerlerde, başka başka hastanelerde çalışsanız bile, sizin bireysel özellikleriniz olarak, çalıştığınız yere, sizden bile önce ulaşır. Bireye has pek çok özellik vardır, diğerlerini sırasıyla hatırlayınız bakalım, aklınıza neler gelir.
İşyerlerinde herkesle sorun çıkaran, dediğim dedik’ diyen, kavgacıların yanında, uysal, itaatkar ve renksiz olanlarda bulunabilir. Güncel terimlerle ilkine maço ikincisine light diyorlar. İki durumda patolojik. Herkesle sorunu olanların genelde esas sorunları, yine kendileriyle olan sorunlardır. Tersi olan durumda da insanlar ya başkalarıyla çok yüzeysel ilişkide olurlar, ya da her şeyi onaylayan pozisyonda. Beyazın yanında beyaz, zifiri karanın yanında siyahlar çalabilmek, pek zor bir özellik olsa gerek.
Yorumları uzatmak mümkün ancak bu yazımda ben sizlerle başka bir özelliği tartışmak istiyorum. Özelliğimizin adı uzlaşmacı olmak’. Çalışma hayatında bir birimde uzlaşmazlıklar ön plana çıkınca, genellikle idare çalışanların yerlerini değiştirerek çözüm bulmaya çalışırsa da sağlık alanında çoğu zaman kişilerin tayinle yerlerini değiştirmek her zaman mümkün olmuyor. Hal böyle olunca da birbiriyle çatışan insanlar ya hep kavga ediyorlar, -kaba tabirle savaş uçaklarının it dalaşında’ olduğu gibi-, ya da birbirleriyle devamlı küs durumda oluyorlar. İki durumda da o kurumda başarı grafiği bir türlü istenilen düzeylere çıkamıyor.
Tüm çalışanlar, tornadan çıkmış gibi birbirinin aynı değil. Eğitimleri, aile terbiyeleri, yaşam felsefeleri farklı. Kimse kimseyle dost olmak zorunda değil, bu nedenle de zorlanamaz. Ama ortada birlikte yapılacak bir iş varsa asgari müştereklerde anlaşıp o işi en iyi şekilde yapmak zorundayız. Sonuç olarak, uygulanması gereken yegane strateji uzlaşmacılık’ olarak karşımıza çıkıyor.
Yıllarca düşman kamplarda toplanan ülkelere bakın, NATO, Varşova paktları ne durumda. Neredeyse düşman kalmamış ortada. Hiç yürümez denilen koalisyonlar pekala ülkemizde de yürüyor.
Özellikle sağlık alanında, hem ülke, hem kurum, hem de kendi bireysel çıkarlarımız için, uzlaşmacı olmak zorundayız. Bir cerrahın anestezist ve patologla kavgalı oluşu, başarısını ne kadar düşürürse, bir kardiyoloğun kalp cerrahıyla sorunlarının olması başarısını o kadar aşağıya çeker. Arkadaşlar, her durumda ve her zaman bir uzlaşma platformu bulunabilir. Yeter ki siz aramasını bilin. Bırakın doktorları, çoğumuzun beğenmediği politikacılar bile, yeri geldiğinde uzlaşmayı pekala becerebiliyorlar.
Değerli meslektaşlarım, karşınızdakini yok sayamayacağınıza ve yok edemeyeceğinize göre, hiç olmazsa en azından uzlaşmaya çalışın. İnanın önce siz ve aileniz, sonra hastalarınız ve kurumunuz en sonunda da ülkemiz bundan yararlı çıkacaktır. Boşu boşuna kendinizi yıpratmayın.
Kin ve savaş tohumlarını ekip büyütenler, zamanı gelir kendi büyüttükleri kindarlık denizinde boğulup yok olurlar.
Saygılarımla.