Çağımız uzmanlık çağıdır. Bilimsel buluşlar ve keşifler ayrıntıyla uğraşan insanların yakaladıklarıdır.
Bilimsel çalışanlar hipotez, metodoloji ve hedef kavramlarını ilke edindiklerinde sabırla çağdaş bir altyapıda ter döktükleri her zaman ve mekânda, bilim üretmeleri doğal bir sonuçtur.
Herhangi bir eğitim ve öğretim kurumunda bu çabayı göstermek, bilim ve sanat dalının adından bağımsız olarak üretime katkıda bulunabilir.
Ancak, zamanı, mekânı, konuları ve insanları verimli biçimde değerlendirebilmek için, spesifik konuları tanımlayıp ortam hazırlamak bilimsel yönetim felsefesine uygun bir yaklaşımdır.
Bu yüzden anadal, dal, seksiyon, ünite gibi isimleri kullanmak kaçınılmaz olur. Sağlık bilimlerinde isimlendirme sürecinin de bilimsel gelişmelerin durumuna ve biyolojik verilere göre olması esas olmalıdır.
Sistem bilimden-organ bilimine, organ bilimden-doku bilimine, doku bilimden-hücre bilimine, hücre biliminden-moleküler bilime, moleküler bilimden-nano bilime (nano tıp-nano teknoloji) akan bir biyolojik yapılanma söz konusudur.
Bu durumda bir anabilim dalı oluşturulacaksa, doğaldır ki sistem bilim potansiyelini taşıyan ve yansıtan bir isimlendirme gerekir.
Genel cerrahi kavramının içini doldururken, kapsam olarak tüm vücuttaki iyatrojenik girişimsel işlemlerin (travma) tümünü yansıtacak bir yaklaşımı algılamalıyız.
Sonra da, aynı sisteme bağlı organ bilim felsefesine uygun olarak, kalp ve damar cerrahisi, beyin ve sinir sistemi cerrahisi, solunum sistemi cerrahisi, gastrointestinal sistem cerrahisi, travma cerrahisi, transplantasyon cerrahisi, plastik cerrahi, endokrin sistem cerrahisi, ürolojik cerrahi, jinekolojik cerrahi, ortopedik cerrahi, çocuk cerrahisi, onkolojik cerrahi konularını “anabilim dalı” olarak dizayn etmeliyiz. Hücre biyolojisi ve moleküler biyoloji konularıyla da çalışmak zorunda olan cerrahi disiplinler “bilim dalı” olarak “yan dal” adını almalıdır.
Cerrahi onkolojiyi örneklendirirsek;
Kanser sistemik bir hastalıktır; Dolayısıyla sistem bilime göre tıbbi onkoloji, radyasyon onkolojisi, cerrahi onkoloji anabilim dalı olarak standartlaştırılırsa uygun olur. Sistem bilim kapsamında iç hastalıkların onkolojik sistemini tıbbi onkoloji; radyoterapi alanını radyasyon onkolojisi; cerrahi alanını da onkolojik cerrahi yürütmelidir.
Yapılan cerrahi girişimlerin %35’ini oluşturan kanserli hastaların disiplini olan onkolojik cerrahinin, organ bilim felsefesine uygun olarak:
Meme cerrahisi
Hepatobiliyer cerrahi
Kolorektal cerrahi
Yumuşak Doku cerrahisi
Mide cerrahisi
Toraks cerrahisi
Üroonkolojik cerrahi
Ortopedik Onkolojik cerrahi
Jinekolojik-Onkolojik cerrahi
Nanoonkolojik cerrahi gibi “seksiyon”ları olabilir.
Bu önerilerimi, “Türk Cerrahi Derneği”nin “yan dallar” konusu ile ilgili yaptığı toplantıda yapılan konuşmaları dinledikten sonra, bana ayrılan 5 dakika konuşma hakkı süresince açıklama imkânı bulamadığımdan yapma ihtiyacı duydum.
Peki bu öneriler içinde genel cerrahi nerede? Genel cerrahi ilk iki yıldan cerrahi nosyonu veren eğitim standardizasyonunu yapar ve üst ihtisaslaşmaya yönlenecek asistanların kriterlerini belirler ve bir kurul marifetiyle doktora tezi (uzmanlık tezi) ile yeni bir eğitim sürecini başlatır.
Böylece “kontrolsüz üst ihtisaslaşma” engellenmiş olur.
“Yan dal” dendiğinde, ilgili alanda “uzman” olma anlamına gelmeli, “sertifika” dendiğinde ilgili alanda “bilgi derleme” anlamı taşımalıdır.
Bilim ve teknolojinin sağlık bilimlerindeki başdöndürücü gelişmesi, cerrahların bir taraftan ayrıntıyla ve spesifik işlerle uğraşmasına yol açarken, diğer yandan moleküler onkoloji, moleküler biyoloji, genetik ve nano tıp gibi gelişmelerin dışında kalan cerrahları 10 yıl sonra cerrahlık yapamayacak duruma da getirebilir.
Bütün bunları dikkate aldığımızda, ileriki yıllarda cerrahi bir genel başlık olarak kalacak ve “genel cerrahi” kavramını kullanmak zorunda kalmayacağız.
“Cerrah” olacak olan her bilim insanının yönlendiği uzmanlık alanında, çağdaş bir klinik, araştırma yapabileceği moleküler biyoloji laboratuvarı ve hayvan deneyi laboratuvarı alt yapısının olduğu ortamda eğitimden geçerek uzman olabileceğini algılatan bir cerrahi eğitim standardizasyonu geliştirilmelidir.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB)’ne üye ülkelerden verilen örnekler, bütün bu tartıştığımız konularda netleşmeyi sağlayamadığı gibi, bizim, ülkemizde geliştireceğimiz sistemleri de yozlaştırmamalıdır.
Bizlerin, sivil örgütlerimizin devlet kurumlarından bağımsız olarak bilimsel kavramlar geliştirmeleri ve uygulamaya koymaları gerçekleşene kadar ABD ve AB ülkelerinden örnekler vermesi uygun olmayabilir. ABD örneğinde, sivil örgütler ve kurulların, yönlendirdiği ve denetlediği bilimsel disiplinlerin varlığı bir gerçektir. Ülkemizle karşılaştırma uygun olmaz. Daha çok ders çalışmalıyız.
Selam ve sevgiler.