Sağlık Bakanlığından üst düzey bir yetkili, 5-10 yıl acil serviste çalışan pratisyen hekimlere acil tıp uzmanı unvanı verileceğini belirtmiş. 2004 yılında denenen senaryo yeniden gündeme geldi anlaşılan…
Tıpta uzmanlık eğitiminin ne olduğunu kavrayamayan popülist bir düşüncenin ürünü bu sözler. Uzmanlık eğitimini belirli bir süre sadece hasta bakmak olarak yorumlayan bir düşünce. Uzmanlık eğitimi sadece süre değildir; uzmanlık eğitiminin üç bileşeni vardır:
§ Eğitici
§ Eğitilen
§ Kurum
Bu bileşenlerden herhangi birinin eksikliği ile standartlar sağlanamayacaktır. Bu durumda da uzmanlık yetkisinin verilmemesi gereklidir.
Tıpta uzmanlık eğitimine girişi, eğitimin yürütülmesini ve nasıl sonuçlanacağını, “Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği” ile belirleyen Sağlık Bakanlığının kendisi değil midir? Acil tıp uzmanlığını 1993 yılında bir uzmanlık ana dalı olarak kabul eden Sağlık Bakanlığı değil midir? Dünyadaki birçok ülkeden önce bu ihtiyacı gören bir ülke olmamıza rağmen hâlen acil tıp uzmanlığının değerinin anlaşılamaması kabul edilebilir bir durum değildir.
Bununla birlikte, uzmanlık eğitiminde neden hâlen yasaları dolanıp kestirme yollar arayışı devam ediyor? Sağlık hizmetlerinin çok sayıda çözülmemiş sorunu varken neden acil tıp uzmanlığı üzerinden böylesi oyunlar oynanmaya çalışılıyor?
Şu an 86 kurumda acil tıp uzmanlık eğitimi veriliyor. ABD’den sonra en çok eğitim programı ülkemizde mevcut. Çoğu eğitim programında tıpta uzmanlık öğrencisi açığı var. Asıl önemli eksiklik eğitici sayısında. Buna rağmen eğitimci olabilecek niteliklere sahip, çok iyi uzmanlar yetiştirebilecek yüzlerce acil tıp uzmanı acil servislerde çalışıyor ve eğitimci olmak için önleri tıkanmış durumda. Bırakın bizlere, yeni eğitimciler için eğitimci eğitimi programları organize edelim. Uzmanlığın tanımına uygun, uzmanlığın kriterlerini karşılayan, uzmanlık eğitiminin müfredatını gerçekleştirmiş uzmanlar yetiştirelim.
Yıllarca acil serviste çalışarak acil tıp konusunda deneyim sahibi olan çok sayıda pratisyen hekim olduğu kesin ama bu deneyim sonucu, uzmanlık eğitimi ile verilen bilgi, beceri ve davranışın kazanılabileceğini söylemek doğru değildir. Ayrıca, pratisyen olarak tek başına yapabileceği girişimler kısıtlanmıştır. Çoğu kez konsültasyonlar üzerinden yürüttükleri acil sağlık hizmetleri acil tıp uzmanlığının tanımı ile uyuşmamaktadır.
Uzun süre boyunca hekim olarak çalışmak kişiyi belli dallarda uzman yapmaz. Nasıl ki yıllarca adli tıp hizmeti sunan pratisyen hekim adli tıp uzmanı olamıyorsa veya birinci basamakta çalışan ve üst solunum yolu enfeksiyonu, otit, sinüzit bakan pratisyen hekim kulak burun boğaz uzmanı olamıyorsa, acil serviste çalışan hekimler de acil tıp uzmanı olamaz.
Aslında bu söylem dönüp dolaşıp aynı soruna çözüm arayışının parçası: Acil servislere başvuran hasta sayısı her yıl artıyor, acil servislerde sürekli çalışan daha çok hekime ihtiyaç var. Ülke nüfusumuz bu hızda artmaya devam ederse ve siz sağlık hizmetlerinin sunumunu, ulaşılabilirliğini ve etkinliğini iyi organize edemezseniz, hastalar acil servislere yüklenir.
Çözüm olarak yine yanlışı yanlışla çözeceksek, daha çok sayıda sorunla karşılaşacağımız ortadadır.