Hücre çekirdeğinde, kromozomların uç kısımlarındaki DNA dizilerinden oluşan başlıklara (6 nükleotidlik tekrar dizisi) telomer denir. Kromozom uçlarındaki bu tekrar ve kodlanmayan DNA telomer dizileri, genomu koruyan bir kılıf gibi görev yaparak genetik bilginin kaybolmasını önleyerek kromozomları korurlar. Telomerlerin boyu yaşa bağlı olarak her hücre yenilenmesinde kısalır ve kritik uzunluğa ulaştığında hücre bölünmesi durur ve hücreler ölmeye başlar. Böylece, yaşlanmaya bağlı olarak bu koruyucu başlıklar kısalarak tükenir ve hücrenin kendisini yenilemeye yetecek uzunlukta telomer kalmayınca yaşlılık belirtileri oldukça hızlı bir şekilde kendini göstermeye başlar. Bu dizilerin uzunluğu kişilere göre değişir ve bir bakıma ömür uzunluğumuzun belirteçleridir.
Telomeraz enzimi ise telomerlerin korunmasında hayati rolü olan bir enzim olup telomerleri sentezler ve korur. Bu sayede, her hücre bölünmesinde kısalan telomer uçlarının korunmasını sağlar. Telomeraz enzimi sadece gamet, kök ve kanser hücrelerinde genetik kaybı önlerken, diğer vücut dokularında çok az miktarda bulunduğu için telomerlerin sayısı zamanla kademeli olarak kısalır. Kök hücreler, sperm ve yumurta hücrelerindeki telomeraz enzimi, genetik materyali koruyarak bir sonraki kuşağa aktarılmasını güvence altına almaktadır.
Normal yaşlanma, telomer kısalması ile ilişkilendirilmektedir. Yeni doğan bir bebekte telomerler oldukça uzun iken yaşlı birisinde ise oldukça kısa olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle, telemor uzunluğu insandaki yaşlanmada ve hastalıklarda önemli bir biyolojik belirteç olarak düşünülmekte ve kısalmaları ölüm ve yaşa bağlı hastalıklarla bağdaştırılmaktadır. Daha açık bir ifadeyle, kromozomlarımızın uçlarındaki mevcut telomer sayısı ne kadar uzun ise veya onları ne kadar uzun sürede tüketmeden kullanabilirsek o kadar uzun yaşarız demektir.
Eylül 2020 tarihinde, Science dergisinde yayımlanan bir çalışmada (1), öldükten sonra organlarını bağışlayan bin kişiden alınan 20 farklı doku tipinde telemor uzunluğunun değişik dokularda sabit olmadığı, doku tiplerine göre değişiklik gösterdiği, tam kanda kısa ve testiste daha uzun olduğu rapor edilmiştir. Birçok insan doku tipinde telemor uzunluğundaki değişkenlik ve bu değişkenlikte yaşlanma, soy, genetik çeşitlilik ve diğer biyolojik süreçlerin etkili olduğu bildirildi. Çoğu doku telomerlerinin yaşla birlikte kısaldığı ancak testis ve serebellum gibi dokularda kısalmadığı bulunmuştur. Bu bulgular, telomer uzunluğu ile yaşlanma arasındaki ilişki ile ilgili mevcut araştırmaları desteklemektedir. Doku türleri arasındaki farklılıklar yaş ve soy ile de ilişkilendirilmiştir. Afrikalıların dokularındaki telomerlerin Avrupa kökenli bireylerden ortalama olarak daha uzun olduğu bildirildi. Bu gözlem, gelişim sırasında cinsiyet hücrelerinden zigota ve farklılaşmış hücrelere geçen değişkenlikle tutarlıdır. Yani, telemor uzunluğunun soy temelindeki farklılıkların, germ hücrelerinde var olduğu ve zigota iletildiği kabul edilmektedir. Bu nedenle, telemor uzunluğunun ebeveynden çocuğuna doğrudan aktarımı sonucu birçok doku tipinde gözlenen atasal farklılıklara neden olacaktır. Genetik varyasyonun birden fazla doku tipinde telemor uzunluğunu etkilediği ve yaşın gen ekspresyonu üzerindeki etkisi ile telomer uzunluğunun etkilendiği ileri sürülmektedir. Buna rağmen, telomer kısalması ile yaşlanma ve hastalıklar arasındaki bağlantı yine de çok belli değil. Çünkü, telomerlerin farklı dokularda nasıl değiştiği tam olarak anlaşılamamıştır.
Sonuç olarak, telomer uzunluğundaki değişkenler doku tipine, kişiye, yaşa, daha az ölçüde ırka veya etnik kökene, sigara içmeye ve lökositleri etkileyen kalıtsal varyasyonlara bağlanabilir. Yapılan klinik araştırmalar, telemor uzunluğu ve kısalma oranını etkileyen temel faktörler arasında yaşam tarzı ve yaşanılan çevre olduğunu göstermektedir. Uykusuzluk, stres, hareketsiz bir yaşam, aşırı kilo, iltihabi ve yangı durumlarına yol açan ya da oksidatif stresi artıran karbonhidratlar, şekerli maddeler, işlem görmüş her türlü katı ve sıvı besin maddesi, asitli içecekler, yapay tatlandırıcılar, trans ve doymuş yağlar gibi sağlıksız beslenme şekilleri, alkol, sigara, uyuşturucu, kötü hava gibi yaşam tarzı seçimleri telomeraz enzimini baskılayarak telomerlerin kırpılmasına / yok olmasına neden olur. Bu nedenle, telomerler uzayamadığından dolayı kaçınılmaz olarak yaşlanmaya başlar.
Sadece, kromozomlarımızın uçlarındaki bu koruyucu dizileri uzatarak daha uzun yaşamak ve hastalıklardan korunmak mümkün olabilmektedir. Bunun için, yaşam tarzımızı olumsuz etkileyen ve yukarıda belirtilen kötü alışkanlıkları yapmayarak ya da terk ederek hayatımızda bazı değişiklikler yapmak ve yeni alışkanlıklar edinmek zorundayız. Bu da bizim çaba ve irademize bağlı, yani bizim elimizde olan bir durumdur.
Haydi hep birlikte, ömür sermayemizi hor kullanmadan, aslına uygun davranarak daha sağlıklı-uzun yaşayalım.
KAYNAKLAR
- Demanelis et al., Determinants of telomere length across human tissues. Science 369, 1-12 eaaz6876 (2020), https://doi.org/10.1126/science.aaz6876.
1 yorum
Bilim dunyasindaki sicak ve onemli gelismeleri bu sekilde ozet halinde topluma sundugunuz icin tesekkurler.