İngiltere’de yapılan işyerinde tacize uğrama ile ilgili bir araştırmada hekimlerin ve özellikle bayan hekimlerin %23’ünün, hemşirelerin ise %41’inin cinsel taciz diye tanımlayacağımız sözel ve/veya fiili tacize uğradıkları saptanmış.
Bildiğim kadarı ile mesleğe başlarken “görevini istismar etmeyeceğine, mesleğini kötüye kullanmayacağına, dost-düşman, cins, ırk, din ve mezhep ayırımı yapmayacağına, bilgilerini insanların sağlığı, huzuru ve mutluluğu için kullanacağına, gizlilik prensibine sadık kalacağına” dair namusu ve şerefi üzerine yemin ederek başlayan sağlık mesleklerinden başka bir meslek grubu yoktur. Askeri grubun yemini ise görevine ve vatan bütünlüğüne yönelik bir yemindir.
Başta hekim olmak üzere tüm sağlık personeli eğitimleri sırasında zaman içinde kadın ve erkek farkı olmaksızın insan bedenini, iç organları, damar ve sinir yapıları ve çalışma prensiplerine yönelik bilgiler çerçevesinde ve bunları hem gözünün önüne getirerek, hem de ayrıntılı bilgileri sinema şeridi gibi zihninde canlandırarak algılar. Bu düşüncelerle de kendisini ve tüm kainatı yaratan ve Tanrı dediğimiz güçten sonra şifa verici ve yardımcı olarak kabullenip kendisine başvuran hastaya tek bir düşünce ile yaklaşır ve “Acaba nasıl iyileştirebilirim, nasıl yardımcı olabilirim, hangi tedavi stratejisini uygularsam daha yararlı olurum?” soruları ile de kafası dopdoludur. Hasta kadın ise, hekim muayene ederken ve çok ağır hasta değilse dişiliğini, hasta erkek ise onu muayene eden de kadın hekim ise erkekliğini aklından uzaklaştıramaz. Çünkü hasta-hekim birlikteliğini ancak hastalıktan hastalığa yaşamaktadır ve bu birliktelik sırasında cinsiyetin yerinin olamayacağı şuuru, hekim ve diğer sağlıkçılarda olduğu gibi bir alışkanlık düzeyinde değildir. Bir taraftan verilen yemin, diğer taraftan hekim olmayanların yaklaşım ve bakışından çok çok farklı yaklaşma şekli, zihninin de iyileştirme ve yardım düşünceleri ile yoğun meşguliyeti, hekimin hastasını istismar etmesi oranının oldukça düşük olmasını sağlar. Hekimin hastasını istismar oranı, dürüst çalışanlardan peşinen özür dileyerek söylemek gerekirse birçok meslekteki maddi ve manevi istismarlar yanında hiç bile sayılır.
Toplumda insanların gözünde hekim farklı bir konumdadır ve bu farklı konumu nedeniyle de toplumda farklı saygın bir yerdedir. Bu nedenle de hangi meslekte olursa olsun, tüm diğer meslek bireylerinin en çok olmak istedikleri ve toplumdaki saygın konumunu kıskandıkları meslek hekimlik olmuş ve son yıllardaki yıpratılmalara rağmen halen olmaktadır. İnsan doğasında olan bir duygunun etkisi ile kişi, özellikle kıskandığının en ufak hatasını yakalamak ve aleyhine konuşmak ister. Bu nedenle de başka meslekten olanların yaptıkları ve pek dikkat çekmeyen, hatta önemsenmeyen bir hatalı davranışına karşılık, aynı veya daha hafif de olsa benzer şekildeki bir hekim davranışı ve hatası hemen sansasyonel bulunur ve vaveyla koparılır. Hemen de tüm hekimlik camiası aynı kefeye konmakta ve yargısız infaza uğramış olmaktadır.
Hekim başta olmak üzere tüm sağlık ekibi bir hasta ile karşılaştığında sadece hasta ile değil tüm yakınları ile de karşı karşıya kalmakta, dolayısıyla muhatabı birden fazla olmaktadır. Bu nedenle de hasta-hekim iletişimi sırasında genellikle hücum edilen, hırpalanan, bazen de dövülen daima hekim veya hemşire olmaktadır. Yine bu ilişkide hasta alıcı, bir şey bekleyen, hekim ise veren, fayda sağlayan konumdadır. Veren konumdaki hekim, kendi derdi ve psikolojisi ne olursa olsun hastaya içten yaklaşan, olumlu davranan ve bazen kendisi yardıma muhtaç olsa bile yardımını esirgemeyen kişidir. Fedakar olması beklenen, yorgunluğu kabul edilmeyen, dertsiz olarak görülmek istenen ve daima gülmesi ve moral vermesi istenendir. Ben 35 yıllık hekimim ve bugüne kadar bana güler yüzle gelen, keyfini anlatıp beni de keyiflendiren, moral veren veya yardım etmek isteyen bir hasta ile karşılaşmadım. Çünkü hekim hastalanmaz, yemek-içmek için, eğlenmek için kendine zaman ayıramaz, dinlenmeye ihtiyacı yoktur, hele hele çay içecek zamanı hiç ayıramaz. Hasta, her zaman hekimi sadece kendisini bekler ister, çünkü dünyanın en hasta kişisi kendisidir. Beklentilerinde bir aksama gördüğü anda ya kendisi veya yakınları hemen hakarete hazırdırlar. Şimdiye kadar saldırıya uğrama haberleri hep hekimlere yöneliktir, hastasını döven hekim ancak tarihsel bir olaydır.
Sağlıkçının tacize uğrama oranı neden daha yüksek ? Çünkü hekim ve hemşire hastaya güler yüzle ve yakınlık göstererek, onu insan yerine koyarak ve saydığını hissettirerek yaklaşır. Hasta olan kişi böylesi bir yaklaşıma hasret olduğu bir aile ve bir işyeri ortamında yaşıyorsa, bu yakınlığı farklı olarak algılar ve beğenildiği düşüncesine kapılır. Hekim, böylesi ön yargılı bir hastayı tek başına ve baş başa kalacak şekilde muayene de ederse, cinsel bir teklif alması veya tacize uğraması gelişebilecek, hele bu arada hasta iyileşip kendine de gelmişse, taciz veya cinsel bir teklif kaçınılmaz olacaktır. Ve böylesi bir tacizde sonuç olumsuz da olsa hasta olumlu bir girişim yaptım diye de kasılacak ve böbürlenecektir. Böylesi olaylarla karşılaşmanın sıklığı yanında, hekim veya hemşirenin hastaya tacizde bulunması oldukça nadirdir. Ve böylesi bir tacizde hekim, hastada olduğu gibi böbürlenmeyecek, aksine mesleğini istismar etmiş duruma düşmenin vicdan muhasebesine girecek ve huzursuzluk duyacaktır.
Mesleklerin çoğu, kadın veya erkek diğer insanlarla iletişim gerektiren mesleklerdir. Bunların arasında sadece hekim, hastasının namahrem yönlerine kadar ve yerine göre eşine, anne-babasına ve kardeşine anlatamadığı sırlarını açıp dertleştiği ve her yönden güvendiği birisidir. Bir bakıma hekim, baş başa kalan, istismara en açık ve dolayısıyla tacizin en kolay uygulanabileceği bir mesleği yapmakta, fakat böylesi kolaylıkları olmayan diğer birçok mesleğe göre de taciz girişimine en az kalkışan konumdadır. Mesleğinin tüm güçlüklerine karşılık böylesi bir konudaki dirayeti ve sadakati nedeniyle kutlanması gerekirken, mesleğin dışındaki kişiler tarafından töhmet altında bırakılması ve suçlanması temeline dayanarak yasalara konu edilmesi rencide edici olması yanında hekimi potansiyel suçlu konumuna getirmiştir.
Hangi cinsten olursa olsun gerek hekimi, gerekse hastayı böylesi girişimlerden korumak için yapılacak uygulama, hekim olarak çoğumuzun prensip olarak yapmakta olduğumuz “kadın veya erkek olan bir hekim, kadın veya erkek olan bir hastayı mutlaka bir hemşire ile birlikte (hasta erkek ise ve bayan hekim gerek görürse erkek sağlık personeli ile) muayene etme” prensibini kurallaştırmaktır. Yoksa hastanın hekimi cinsiyetine göre seçmesini veya uygulanması sorunlar yumağı oluşturacak hasta yakınını devreye sokmayı kurallaştırmak olmamalıdır. Tabii bu kuralın yanına da hekimin veya hastanın olabilecek bir tacizini ağır bir ceza ile cezalandırma kuralını koymayı da ihmal etmemek gerekir.
5