Bayramdan önce Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde düzenlenen “14. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı”, Türk Tabipleri Birliği, Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu ve Ankara Tabip Odası tarafından organize edildi. Kurultay, başarılı bir çalışma gerçekleştirdi. Ele alınan konular güncel ve çözüm bekleyen konulardı.
Bir basın toplantısıyla Kurultay’a son verildi.
Kurultayı düzenleyenleri kutluyorum.
Ülkemizde uzmanlık felsefesi yerleşmiş değil. Kurumlar uzmanlığı “olmazsa olmaz” niteliği ile yeterince içselleştirmemişler.
Bunun nedeni kurumsallaşmanın metodolojisinin anlaşılmamasından kaynaklanıyor.
Kurumsallaşmanın aşağıdan yukarıya doğru geliştirilmesinin önemi gözden kaçırılıyor.
Sonra da “işe göre uzman” yerine, “uzmana göre iş” yaklaşımıyla kurumlar yozlaştırılıyor.
Kurultay’da sayın Kapıcıoğlu Sağlık Bakanlığının görüşlerini anlatırken, “Sağlık Bakanlığı işin merkezinde olmak zorundadır” yaklaşımında bulunmuştur. Doğrudur. Sağlık Bakanlığı uzman yetiştirme konusunda onlarca yıldır işin merkezinde olma konumunu hep sürdürmüştür.
Doktor tıp fakültelerinde yetiştirilmesine karşın, doktor olacak öğrenci ile pratik olarak yetiştirecek olan uzman doktor, Sağlık Bakanlığının bir türlü kotaramadığı uzmanlık tüzüğü (yönetmeliği) kaderine terk edilmiştir.
Ve doktor yetiştiren tıp fakültelerinin tüzük tartışmaları ve mecburi hizmet uygulamaları nedeniyle, asistansız ve uzmansız birimler haline dönüşmesi gerçekleşmiştir.
2002 yılından günümüze kadar devam eden “uzmanlık tüzüğü boşluğu” tıp fakültelerinde altı yıllık bir “uzmanlık neslini” tarihe gömmüştür.
Bunun sorumluluğu, YÖK-Sağlık Bakanlığı ve Danıştayın çalışma koordinasyonu bozukluğuna yüklenebilir.
Ancak bu durum bizim yandal ve diğer uzmanlık alanlarında kaybettiğimiz yılları geri getirmez.
Konuyla ilgili açılan 200 davanın bu kaosta kazanılması da davacılara bir şey kazandırmamıştır.
Örneklendirirsek 2002 uzmanlık tüzüğünden çıkarılan cerrahi onkoloji bilim dalı (yandal), Danıştayda dava kazanılmasına rağmen halen Sağlık Bakanlığı tarafından uygulamaya sokulmamaktadır.
YÖK nezdinde yandal kabul edilen kurumlarımız Sağlık Bakanlığında kabul görmüyor. Türk Tabipler Birliğinin temsilcisi sayın Sayek sunumunda “aşırı uzmanlaşmaya gidiyoruz” yaklaşımında bulundu.
TTB’nin bu yaklaşımı “uzmanlık tüzüğü kaosu”na katkı yapacak bir mesaj içeriyor. Anlaşılıyor ki sayın Sayek, yandal konusunda hem rahat değil, hem de taraftar değil.
Çağımız uzmanlık çağıdır.
Çağımız ayrıntıyla uğraşma çağıdır.
Yandallar, uzmanlık eğitim sürecini ne kadar ayrıntıyla uğraşmaya yönlendirirse, bilim üretimi o kadar ivme kazanır.
Türk Tabipler Birliğinin temsilcisinin görüşlerinden çıkardığımız sonuç: “Yandal konusunu YÖK, Sağlık Bakanlığı ve TTB birlikte, ihtiyaca göre çözmelidirler” şeklindedir.
Bu yaklaşıma biz de katılıyoruz; ancak öncelikle uzmanlık derneklerini bir araya getirerek “yandal”ın felsefesinde uzlaşmalarını sağlamak sonra da aşağıdan yukarıya doğru kurumsallaşma sürecini başlatmak koşuluyla…
Saygı ve sevgiler.