İlgili kuruluşlarca listeleri hazırlanıp ilan edilse de yağmacı dergilerin sayısı ve dolayısı ile bu tür dergilerde yayımlanan makalelerin sayısı, öngörülemez bir şekilde artıyor. Bu durumu bir arz–talep dengesi olarak düşündüğümüzde yağmacı dergilerde yayın yapmaya hazır akademisyenlerin de dergi ve makale sayılarının artışına büyük katkı sağladığı gayet açık… Yağmacı dergilerde makale yayımlamanın akademik yaşantı için ciddi bir etik sorun olduğu zaten açıkken bir kısım akademisyenin böyle bir tuzağa düşmeye gönüllü olmaları olayın trajik boyutunu oluşturuyor. Kısa süre içerisinde nitelikli dergilerde yayın yapma arzusu kuşkusuz hepimiz için geçerli. Ancak ‘Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak’ deyimi ile özetleyebileceğimiz bu durumla ilgili önemli birkaç konuyu irdelemenin gerekliliği ortadadır.
Akademisyenlerin bu tuzağa düşmemeleri için dikkat etmeleri gereken birkaç nokta, şu şekilde özetlenebilir:
- Bazı dergilerin replikasyonu hazırlanarak web üzerinde yayınlanmaktadır. Normal bir bakış ile sayfadaki derginin sahte olduğu anlaşılmamaktadır. Yazarlar, indekslerin veri tabanlarını kullanarak sahte dergide yayınlanan bir iki makaleyi tarayarak sitenin gerçek dergi olup olmadığını mutlaka sorgulamalıdır. Bu tür dergiler, ‘yağmacı’ dergi yerine ‘korsan’ dergi olarak da adlandırılmakta.
- Editör ve editör kurulu kontrol edilmelidir. Ortalama bir akademisyenin kendi alanı ile ilgili diğer akademisyenler hakkında bilgi sahibi olması gayet normaldir. Kuşku duyulduğunda Web of Science, Scopus ve Google Scholar üzerinden basit bir tarama ile editör ve kurul üyelerinin alanları ve çalışmaları ile bilgi almak olasıdır. Böylece bazı dergilerin editör kurulu üyelerinin aslında var olmayan isimlerden oluştuğunu görmek bile mümkün olacaktır.
- Dergilerin indeks bilgilerine, dergi sayfasındaki bilgilerden değil adı geçen indekslerde tarama yapılarak erişilmelidir. Benzer şekilde tarama ve etki faktörü gibi bilgilerin indeks veri tabanlarından yapılması gereklidir.
- Derginin son sayılarındaki makalelerin sayıları kontrol edilmelidir. Ortalama bir derginin bir sayıda dokuz on kadar makale yayımlaması normaldir. Ancak bir sayıda bırakın dokuz on makaleyi iki yüz – üç yüz makale varsa bunun açıklaması, derginin yağmacı olduğu biçimindedir. Benzer şekilde bir sayıda aynı yazarın birkaç yayınının bulunması da olağandışı bir durumdur ve sorgulanmalıdır.
- Yayınlanmış makalelerin gönderimden yayımına kadar geçen sürecin nasıl işlediği kontrol edilmelidir. Makalenin alınış ve yayın tarihi arasında bir hafta ve bir ay gibi çok kısa sürelerin olması, bilimsel makale yayımlama sürecinin doğasına aykırıdır.
- Daha önce yayınlanmış bir makalenizden etkilenerek sizden makale talep eden bir e-posta alınmışsa ilgili dergi yağmacıdır. Nitelikli dergilerin yetkililerinin yazar adaylarına e-posta atarak makale talep etmesi olağan akışın dışındadır.
- Son olarak, ÜAK, YÖK, ULAKBIM tarafından hazırlanan yağmacı dergi listeleri de kontrol edilmelidir. Farklı uluslararası kuruluşlar da yağmacı dergi listeleri oluşturmakta ve bu listeleri güncel tutmaktadırlar.
Yukarıda listelenen noktalar, doğrudan yağmacı dergiler konusunda farkındalık geliştirilmesi için sıralandı. Ancak daha ilginç bir durumla karşı karşıyayız. Bazı dergiler, gönderim aşamasında herhangi bir ücret talep etmezken yayına kabul durumunda ücret talep etmektedirler. Bu durum, bazı dergilerin web sayfalarında açıkça yazılmaktadır. Ancak bazı dergiler, sayfalarında herhangi bir açıklama yapmaksızın makale kabul aşamasından sonra ücret talep etmektedirler. Üçüncü bir dergi grubu ise makale kabulünden sonra makalenin düzeltme ve redaksiyon hizmeti için doğrudan para talep etmekte veya bu işlemler için başka bir ticari organizasyona yönlendirmektedir. Kişisel kanaatim, aslında ücret talep etmeden makale gönderimine izin veren ama en baştan ücret talep eden dergilerden bir farkı bulunmayan bu dergilerin de aslında yağmacı olduğu biçimindedir. Taylor & Francis, Springer, Elsevier gibi küresel bir dergi grupları, açık erişim politikası ile yazarların onayı alınarak ücret talep etmekte, düzeltme ve redaksiyon hizmetleri için öneri sunmakta, yine de yazarın ücret ödemesinin zorunlu kılmayan seçenekler üzerinden de makale yayımlamaktadır. Burada vurgulanan nokta, özetle şudur: Yazardan ödeme istemeyen veya ödeme işlemini yazarın tercihine bırakan dergiler haricinde şu ya da bu sebeple makale basımı için para ödenmesini zorunlu kılan her dergi yağmacıdır.
Yağmacı dergide yayın yapmanın bilime katkısı olamaz. Kısa vadede yazarın çıkarına hizmet eden bu etik dışı davranış, uzun vadede yazar açısından da riskler içermektedir. Diğer yandan Türkiye kökenli makale sayısı giderek artıyor. Bu rakamın 2021 itibari ile 45 bini aştığını söyleyebiliriz. Ancak yayın sayısı ve atıf arasındaki negatif ilgileşimi dikkate aldığımızda yayın kalitesi açısından istenilen noktada olmadığımız kesin. Bunun yanı üst dilimde olan dergilerde yapılan yayınların oranı dünya ortalamasının epeyce altında. Bir başka ifade ile nicelik olarak yayınlar artarken nitelik olarak bilime katkı yapma oranımız bir hayli düşük. Üstelik yağmacı dergilerde yapılan yayınların sayısı dikkate alındığında Hindistan, Çin ve Nijerya ile yarışıyoruz.
Nitelikli dergilerde yayın yapabilmek için lisans ve lisansüstü eğitim aşamasında gerek araştırma ve yayınlarla ilgili derslerin içerik açısından zenginleştirilmesi ve akademisyen adaylarının bilgi ve kültürlerinin artırılması, akla gelen ilk adım… Bazı akademisyenlerin çalışmalarında yöntemsel hatalardan arınmış, yabancı dilde yayın yapmak için yeterli düzeyde akademik yazma becerilerini geliştirmiş olmaları, anılan sürecin temel kazanımları arasında yer almalıdır. Bu aşamadan sonra, gönderilen makalenin değerlendirme aşamasının bazen yıllar alması da akademisyenler açısında motivasyon düşürücü ve yıpratıcı bir süreç halini almaktadır. Bu nedenlerin bir sonucu olarak, bazı akademisyenler, henüz olgunlaşmamış ve hatalar içeren makaleleri üzerinde yeniden çalışarak düzeltme yoluna gitmek yerine yağmacı dergilerde yayın yapmayı tercih etmektedirler. Niteliksiz bir makale yayınlamak yerine üzerinde defalarca çalışılarak nitelikli bir makale yayımlamak, yazar açısından uzun vadede büyük bir kazançtır. Yasal birtakım yaptırımların yağmacı dergilerde yayın yapmaması için gerekli olduğu elbette tartışılmazdır ancak bu sorunun çözümü için meslek etiğinin içerdiği kurallar bağlamında adımlar atılması gereklidir. Bu süresin de yukarıda bahsedildiği gibi lisans ve lisansüstü düzeyde edinilen etik bilinci ile mümkün olabileceğini söylemek zorundayız. Son olarak YÖK, ÜAK ve üniversitelerin ilgili kurum ve kurulları da yağmacı dergilerdeki yayınların doçentlik eser aşamasında, atama ve yükseltme işlemleri için kullanılmaması için gerekli önlemleri alması da bu tür yayınların azaltılması açısından önem taşımaktadır.
1 yorum
“Niteliksiz bir makale yayınlamak yerine üzerinde defalarca çalışılarak nitelikli bir makale yayımlamak, yazar açısından uzun vadede büyük bir kazançtır. ” yorumunuza katılıyorum hatta bu sadece yazar için değil bilim için de bir kazançtır. Ancak mevcut koşullarda bunun hayatiyet kazanması için YÖK-ÜAK doçentlik ölçütlerinde, üniversitelerin atama yükseltme ölçütlerinde bunun ne demek olduğu ve niteliğin nasıl puanlandığı açıkça yazılmalı. Yoksa ölçütlerde çok sayıda niteliksiz eser isteyip nitelik ummak hayal kurmaktan farksız olur.