İnsanlığın başlangıcından bu yana gelmiş geçmiş bütün peygamberler, çevrelerindeki insanları uyarmışlardır. Peygamberlerin bu görevine “inzar” denir. Kelime olarak inzar, muhataplara bir şeyi bildirip sakınmalarını istemek, dikkatlerini çekmek ve onları uyarmak demektir. Bu, sadece peygamberlerin görevi değildir. Her zaman için bazı insanların bu görevi yerine getirmeleri gerekmektedir. Yüce Allah bir ayette bu konuda şöyle emretmektedir:
وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
“Sizden, iyiye çağıran, doğruluğu emreden ve kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun. İşte onlar, kurtuluşa erenlerdir.”[1]
Bu görevi yapanlar, sadece kendilerini kurtarmış olmuyorlar. Onlar, ayette belirtildiği gibi çevrelerinde bulunan insanları iyiliğe çağırıyorlar, onları kötülükten sakındırıyorlar ve onlara doğruluğu emrediyorlar. Hz. Muhammed’e (sav.) de hitaben aşağıdaki ayet nazil olmuştur:
وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ
“Sen, en yakın akrabalarını inzar et/uyar!”[2]
Bu ayet nazil olduktan sonra Hz. Muhammed (sav.), Kureyş kabilesinin bütün kollarını bir araya çağırmış ve hepsine “Ey filan oğulları, falan oğulları!” diye ismen seslenmiş ve hepsine kendilerini ateşten korumalarını emretmiştir. Hz. Muhammed (sav.) en son olarak kızı Fatıma’ya şöyle seslenmiştir:
“Ey Fatıma! Kendi nefsini ateşten kurtar. Çünkü ben, sizin için Allah nezdinde hiçbir şeye malik değilim. Ancak sizin için benim bir hısımlığım/kan bağım vardır. Ben, sadece kan bağını sürdüreceğim!”[3]
Hz. Muhammed (sav.), Allah’ın emri gereği yakınlarını uyarmış ve onara, aralarında ancak bir kan bağının bulunduğunu, bunun da kendilerine herhangi bir faydasının olmayacağını, Kendi amellerinin dürüst olmasının gerektiğini anlatmıştır. Hz. Muhammed (sav.) bunu bizzat kızı Fatıma’ya hitaben de söylemiştir.
Allah bunu Hz. Muhammed’e (sav.) hitaben emrettiği gibi, onun bu emri aynı zamanda inanan tüm insanlara yöneliktir. Çünkü bazı ayetlerin nüzul sebebi bazı kişilere bağlı olabilir. Ancak ayetlerin emri geneldir, herkese yöneliktir.
SONUÇ
Bütün peygamberler, insanları uyarmak ile görevli bulunmuşlardır. Allah’a inanan tüm insanların görevleri, bu konuda peygamberlerin yolunu takip ederek çevrelerindeki kişileri uyarıp aydınlatmaktır. En önemli husus, kan bağının Allah’ın yanında hiçbir fayda sağlamayacağı meselesidir. Hz. Muhammed (sav.) bizzat kızına seslenerek bu konuya açıklık getirmiştir. “Bene falanın torunuyum!”, “Ben falan sülaledenim!”, “Ben seyyidim!”, “Ben şeyhim veya şeyh çocuğuyum, torunuyum!” gibi sözlerin hiç birinin faydası yoktur. Önemli olan mesele, Hz. Muhammed’in (sav.) uyarıda bulunduğu gibi dürüst olmamızdır.
Herkese selam, saygı ve hürmetler!
Anahtar Kelimeler: Kur’an, sünnet, inzar/uyarma, dürüstlük, kan bağı.
[1] Alu İmrân 3/104.
[2] eş-Şuara 26/214.
[3] Müslim,İman, 89, hadis no:204; Buhârî, Vesâyet, 11.