Yaşadığımız zaman diliminde (çağımızda), bilgi patlaması var. İletişimin bu kadar yoğun yaşandığı bilinen bir çağ yok. Bilinçli saklanmaları yok sayarsak, herkesin herkese, elektronik sistemle ulaşması an meselesi. Böyle bir gelişme doğaldır ki, insan ilişkilerini farklı bir dünyaya taşıyacaktır.
İyi mi olacak, kötü mü olacak; zaman içinde yaşayanlar görecek. Teknolojinin getirdiği bu değişim kaçınılmaz. Değiştiren araç “cep telefonu”. Konvansiyonel telefonlar, başka bir deyişle geleneksel telefonlar, iletişim sektörünün bir dalıysa, cep telefonları da yan dal sayılır. Siz istemeseniz de, bilimin ürettiği teknoloji, her alanda yan dal geliştirmeyi dayatıyor:
Sosyal bilimlerde dayatıyor!
Fizik bilimlerinde dayatıyor!
Biyolojik bilimlerde dayatıyor!
Bilimin evrenselliğini şekillendiren kökler, zaman süreci içinde kendilerini yenileyerek gövdeye, dallara, yan dallara ve meyveye dönüşerek tohum aşamasında yeniden üretiliyor.
Sosyal bilimlerde “insan haklarına” böyle ulaşıldı.
Fizik bilimlerde “molekül, atom, kuant”lara böyle ulaşıldı.
Biyolojik bilimlerde “moleküler biyoloji, moleküler onkoloji, gen teknolojisi, akıllı ilaç”lara böyle ulaşıldı.
Bilim kendi dinamizmi ile kurumsallaşıyor.
Bunu engellemek doğal değildir.
Ancak yasa, yönetmelik gibi yöntemlerle yapay, geçici olarak engellenmiş gibi görünebilir.
Bilimin kurumsallaşmasının önü açılmalıdır. Yan dallar her konuda bu sürecin dinamikleridir.
Sosyal bilimlerde yan dal!
Fizik bilimlerde yan dal!
Biyolojik bilimlerde yan dal!
Üç yıldır ülkemizde Tıp bilimlerine ilişkin “yan dal” sorunu çözülememiştir.
Yan Dal Uzmanlık Sınavları Danıştay’ın verdiği yürütmeyi durdurma kararı ile yine askıya alınmış. Nedenleri üzerinde, daha önceki yazılarımızda durmuştuk. Bu yazıda amacımız nedenler değil. Çünkü nedenleri ortadan kaldırmak için, bilimin önünü açmak, evrensel ilkeler içeren bir “anayasa” dizayn etmek, bilime dinamizm kazandıracak ve kurumsallaştıracak bir üniversite yasası üretmek, her üniversiteyi ayrı ayrı bağımsızlaştırmak, hükümetin ve Danıştay’ın yıllar süren bürokratik söylemlerinden kurtulmak gerekiyor.
27
önceki yazı