İnsan yaşamında ölüm de doğum kadar kaçınılmaz bir olgudur. Ancak doğum, yoktan varlığa, ölüm ise varlıktan yokluğa geçişi simgeler. Bu yüzden doğum olgusu büyük bir coşkuyla kutlanırken, ölüm katlanılması güç acılara neden olur. Acının şiddeti; kayba uğrayan kişinin; kişiliği, yaşama ve ölüme ilişkin felsefesi, kaybedilen kişi ile yakınlığı, yaşamında ona verdiği yerin boyutu, sahip olduğu destek sistemlerinin gücü, dini inançları; ölüm olgusu ile ilgili duygu, düşünceleri ve geçmiş deneyimleri, ölen kişinin yaşı ve sağlık sorunları, ölümün geliş biçimi gibi etkenlere göre değişkenlik gösterebilir. Ancak, canlının sonsuza dek yok olması anlamını taşıyan her ölüm geride kalanlar için zamansızdır ve erken gelmiştir. Beraberinde yaşamı büyük ölçüde alt üst eden ve yaşamsal dengeleri bozan duygusal, düşünsel, fiziksel ve davranışsal sorunları getirmiştir. Tüm bunlara karşın, geride kalanların kendi varlıklarını sürdürmek, tekrar yaşama bıraktıkları yerden devam etmek için çaba harcamaktan başka bir seçenekleri yoktur. Bunun için de kaybın neden olduğu sorunların çözüme kavuşturulması zorunludur.
Uzmanlara göre, kayıpların neden olduğu katlanılması güç keder ve buna bağlı olarak oluşan acı veren duygularla baş edebilmek için, yas sürecini iyi tanımak ve sürecin evrelerinin hakkını vererek sağlıklı bir biçimde yaşamak ve çözüme kavuşturmak gerekir.
Yine konunun uzmanlarına göre, kaybı izleyen yadsıma, şok pazarlık öfke, suçluluk duygusu, neden ben sorgulaması, depresyon ve yalnızlık gibi tepki ve duygular yas sürecinin doğal sonuçlarıdır. Sürecin en sonunda kabullenme basamağına erişilir. Bundan sonra da taşlar yerine oturur ve yaşama kaldığı yerden tekrar başlanılır.
Kayba uğramış olan birey yakın çevresinden yardım ve destek almaya gereksinim duyabilir. Ne var ki bazen kendisine yardımcı olacağını düşündüğümüz geçersiz bir telkin onu tepki vermeye ve öfke duymaya itebilir. Bu gibi durumlarda ona yardımcı olmanın en geçerli yolu onun; gereksiniminin ne olduğunu saptamak, kişiliği ve kayıp ve ölümle ilgili duygu ve düşüncelerini de dikkate alarak yanında olunduğunu ve acısının paylaşıldığını, konuşmaktan ziyade davranışlarla ona duyumsatmaktır. Çocuğunu kaybetmiş bir anneye “Gençsiniz. Yine yaparsınız”, yaşlı ya da hasta bir yakınını kaybetmiş bir kimseye ise” O da kurtuldu, sen de” demek kişinin kırılmasına ya da öfke duymasına neden olabilen en yanlış yaklaşımlardandır denilebilir. Bazen, sadece elini tutarak onun yanında oturmak dahi bu gibi yanlış yaklaşımlardan daha etkili olabilmektedir.
Aslında, yas süreci üstesinden gelinmesi çok güç bir süreçtir. He ne kadar hiç sonlanmayacak gibi duyumsansa da doğru ve sağlıklı yaşanan bir yas süreci sonunda acının şiddetinde azalma görülür. Ne var ki, süreç doğru yaşanmaz ve çözüme ulaştırılamazsa “Komplikasyonlu Yas Süreci” adı verilen bir durum ortaya çıkabilir. Böyle bir durumda yas olması gerekenden daha uzun sürebilir. Aynı zamanda sürecin bazı evrelerinde takılıp kalınması, yadsıma evresinin sonuca ulaşamaması nedeni ile ölümün hiçbir zaman kabullenilmemesi, keder ve acı gibi duygulardan korunma amacı ile bunların bilinç dışına itilmesi ve umulmadık zamanlarda kaybı çağrıştıran olaylarla karşılaşıldığında sanki kaybı o sırada yaşıyormuşcasına tepki verilmesi gibi durumlara da rastlanabilir.
Uzmanlar süreç hakkında bunları söylerken, televizyon kanallarından bazılarında sürecin uzaması ve buna bağlı olumsuz duygulara süreklilik kazandırılmasına adeta çaba harcandığına tanıklık edilmektedir. Özellikle cinayet sonucu kayıp sonrası yaşanan yas sürecinde duyguların çok daha yoğun ve karmaşık olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bu gibi durumlarda geride kalanların özenli uzman tedavisine gereksinimleri varken, onların günlerce ekrana çıkarılarak acılarını her gün tazelemelerine göz yumulması ve buna hiç kimsenin itiraz etmemesi inanılması güç bir durumdur. Üstelik bunlar cinayeti işleyen kişinin bulunmasına yardım amacı ile yapılıyor gibi gösterilmektedir. Bu da ayrıca başka soruları gündeme getirmekte ve bu tür programların ülke sağlığı açısından süzgeçten geçirilmesi gerektiğini düşündürmektedir.