“Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek olmadığı” ifadesiyle kastedilen gerçek, kuşkusuz tütün kontrolü çalışmaları için de geçerlidir. 1970’li yıllardan bu yana dünyanın pek çok ülkesinde bu konuda oldukça başarılı projeler gerçekleştirildi ve bunların sonuçları alındı. Elde edilen deneyimlerden yola çıkılarak, farklı coğrafyalarda ve farklı kültürlerde olumlu sonuçlar veren stratejiler geliştirilip, uygulamaya konulmaktadır. Gerek arzı azaltmaya ve gerekse talebi kısmaya dönük önlemler kimsenin meçhulü değildir. Türkiye, bugün için küresel bir hareket haline gelmiş bulunan tütün kontrolü alanında son yıllarda çok ciddi adımlar atmış ve büyük mesafeler kat etmiş durumdadır.
Türkiye 2002 yılında Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunu (TAPDK) oluşturdu. Dünya Sağlık Örgütünün 21 Mayıs 2003 tarihli 56. Dünya Sağlık Asamblesi toplantısında kabul edilen Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi, Türkiye adına 28 Nisan 2004 tarihinde New York’ta imzalanmış ve 25 Kasım 2004 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilerek, 30 Kasım 2004 tarih ve 25656 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe giren 5261 sayılı Kanun’la onaylanmıştır. Sözleşme, sigara kullanımı ve sigara dumanına maruz kalmaktan doğan zararlı etkileri azaltmak için, uluslararası, ulusal ve bölgesel düzeylerde, ülkelerin uygulayacakları tütün kontrol önlemlerini belirleyerek, mevcut ve gelecek nesilleri, sigaranın yol açtığı yıkıcı sağlık, sosyal, çevresel ve ekonomik sonuçlardan korumayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede oluşturulan Ulusal Tütün Kontrol Programı, 7 Ekim 2006 tarihli ve 26312 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Programın temel hedefi: 2010 yılına kadar ülkemizde sigara içmeyenlerin oranını; 15 yaş üzerinde % 80\’in üzerine çıkarmak; 15 yaş altında ise % 100\’e yakın olmasını sağlamaktır. Bu program kapsamında, illerimizde İl Tütün Kontrol Komiteleri oluşturulmuştur. Son olarak da Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun’da Değişiklik Yapılması Hakkında 5727 Nolu Kanun 3 Ocak 2008 tarihinde TBMM’de kabul edilip, 19 Mayıs 2008 tarihinde kısmen yürürlüğe girmiştir.
Ne var ki, 5727 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’la ilgili olarak bir takım çevreler, “Yasak çare değil. Yasaklamakla bu işin önü alınır mı? Yasaklar sigara tüketimini daha da artırır” türünden kamuoyunu yanıltıcı ve tütün kontrolü çalışmalarına karşı direnç oluşmasına hizmet eden açıklamalar yapageldiler. Oysa, tütün kullanımını sınırlayıcı uygulamaların, tüketimi azalttığı, farklı ülkelerdeki deneyimlerden açıkça bilinmektedir.
Yeni yasayla getirilen kısıtlamaların Ülkemizde de benzer sonuçlar vermeye başlaması, bu tür beyan sahiplerinin yanıldığını ve yanılttığını ortaya koymaktadır. Nitekim 23 Ağustos 2008 tarihli Star Gazetesi’nde yayınlanan habere göre, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun (TAPDK) temmuz ayı sigara satış verilerine göre, temmuz 2007’de 10 milyar 700 milyon adet seviyesinde bulunan sigara satış düzeyi, 2008 yılının aynı ayında 10 milyar 180 milyon adede gerilemiştir. Bu rakam, temmuz ayında 520 milyon adet, yani 26 milyon paket daha az sigara tüketildiği sonucunu ortaya koymaktadır. TBMM, 5727 sayılı Yasa’yı çıkararak insanını ve geleceğini korumaya yönelik önemli ve işlevsel bir adım atmıştır. İki ay içerisinde elde edilen sonuçlar, tütün kontrolü konusunda atılan adımların doğru ve etkin olduğunu ve işe yaradığını açıkça göstermektedir. Kanımca, ülkesini ve halkını seven herkesin, bu Yasa’ya sahip çıkması ve uygulamaya katkıda bulunması vatandaşlık borcudur.