Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde Adli Tıp dersi, öğrencilerimize beşinci sınıfta on beş günlük bir staj olarak verilmektedir. Bu stajda öğrencilerimiz, adli tıpla ilgili temel teorik bilgileri öğrenirken, özellikle hekimlik yaşamlarında gerekli olacak klinik adli tıp uygulamaları becerileri de öğretilmeye çalışılmaktadır.
Her staj başlangıcında staja gelen öğrencilerimizle tanışır, onlarla sohbet ederim. Özellikli olarak hangi alanda uzman olmak istediklerini öğrenir, çoğu zaman da onların adli tıp dalını seçmeleri için tavsiyelerde bulunurum. Tanışma amaçlı bu sohbette, öğrencilerimizin sosyal bilimlerle yakınlıklarını belirlemek üzere bazı sorular da sorarım. Bu soruların içerisinde en çok sevdiklerimden birisi “Bir insanın ya da kendinizin yaşam süresini nasıl uzatabilirsiniz?” sorusudur. Karşımdaki müstakbel hekimlerin bu soruya verdikleri tüm cevaplar hemen hemen tıp kaynaklı olmaktadır. Kimine göre spor yapmalıyız, kimine göre stresten uzak durmalıyız.
Oysaki bu sorunun doğru cevabı bana göre; “Çok kitap okumalıyız.” şeklindedir. Öğrencilerim genellikle benim bu cevabıma hafif bir gülümsemeyle tepki verirler. Bu tebessüm, sıklıkla cevabımın aslında çok da kabul görmediğini gösteren müstehzi bir gülümsemedir.
Tıp fakültesi öğrencilerimiz kendi alanları dışında kendilerine göre çok haklı olacak gerekçelerle kitap okumamaktadırlar. Aslında Türk Milleti olarak fazla kitap okumadığımız rakamsal verilerle de ortadadır. Kaldı ki görsel niteliği ağır basan internet kullanımı da kitap okuma alışkanlığımızı olumsuz etkilemektedir.
Oysaki okunan her bir romanda okuyucu kendisini roman karakterlerinden biriyle özdeşleştirir. Diğer karakterleri de belki tanıdığı başka kişilerle. Romanın anlattığı tarih dilimine gider ve o zaman diliminde yaşarsınız okuyucu olarak. “Rüzgâr Gibi Geçti” adlı romanı okurken 1860 yıllarının Amerikasına gidersiniz. Doğumunuz 1860 olur. Ya da “Suç ve Ceza”yı okurken aynı zaman diliminin Rusyasına gidersiniz. Büyük üstat Tarık Buğra’nın “Küçük Ağa”sını okurken İstiklal Savaşımızda yaşarsınız. Roman okumak yer ve zaman sınırlarını kaldıran en güzel uğraşıdır.
Tıp etkinlik alanı insanın ileriye dönük yaşam süresinin uzatılmasına kısıtlı katkı sağlarken, okumak, hele roman okumak insanın geçmişine doğru yaşam süresini sınırsız artıran bir uğraşıdır.
Son söz olarak, hatalı bulduğum, ancak çok sık sorulan bir sorunun cevabıdır “Boş vakitlerimde kitap okurum.” cümlesi.