Son günlerde yaşamın daha da zorlaştığını ve zorlaşmaya devam edeceğini sanırım herkes yakından hissediyor.
İnsanoğlu var olduğundan beri birçok zorluk yaşamıştır muhtemelen ama dünyanın bu kadar hesapsızca, acımasız ve bencilce duygularla harap edildiği, ekosistemin bu kadar bozulduğu ve bozulmaya devam ettiği bir dönem olmamıştır sanırım…
Yukarıda çizdiğim manzara kimseyi karamsarlığa itmek için değil tabi ki.
Şapkayı önümüze koyup “İNSANLIK İÇİN, ÜLKEM İÇİN NE YAPABİLİRİM?” sorusunu hepimiz kendimize sormalıyız ve cevaplarımızı birleştirip sonuca gitmeliyiz.
Yapılan yanlışların karşısında güçlü doğrularla bariyer oluşturmalıyız.
Bireysel olarak ne yapabilirim?
EVET, tek başımıza somut bir sonuç alamayabiliriz ama kurum ve kuruluşların samimi ve kolay ulaşılabilir iş birliği ile çok güzel sonuçlar alabiliriz.
Bizde İMECE, yardımlaşmada bilinen bir usuldür. Bilim ve teknolojide de aynı metodu uygulayabiliriz.
Örnek vermek gerekirse, biz hekimler birçok tıbbi konuda “Acaba şöyle olabilir mi? Ya da tıbbi bir problemi farklı bir yöntemle çözebilir miyim?” gibi birçok farklı fikirler üretiyoruz. Eminim, akademik ya da akademik dışı birçok kişi çok güzel fikirler ortaya çıkarıyor. Bu fikirlerin özellikle yapılabilirliğini ve bilimsel değerini değerlendiren ve bu denetimden geçen fikirlerin hayata geçirileceği Ar- Ge merkezleri arasında koordinasyonu sağlayan multidisipliner merkezler olmalı. Gerekirse bu merkezler yakın işbirliği ile ellerindeki gücü ve beceriyi birleştirebilmeli. Sonuçta ortaya çıkacak ürünle ilgili fikir sahibi dahil tüm paydaşların bu çalışmada adı geçmeli. Bu merkezlere ulaşım çok kolay olmalı. Değerlendirme ve sonuca gitme hızlı olmalı ve reddedilenler için değerlendirme raporu tüm bilimsel camia tarafından denetime açık olmalı ki objektifliği sağlam olsun.
Yine bizim üzerimizden örnek vereyim. Bizleri bekleyen hem hastalarımız hem de akademik çalışmalarımız ve de öğrencilerimiz var. Hepsine yetişebiliyor muyuz? HAYIR. Birçoğumuzun asistanı bile yok. Bu durum bilimsel üretime katkı sağlayamayacağız anlamına gelmez. “Sen düşün, ben yapayım” sistemini bir an önce aktifleştirip hepimizin bir tıkla ulaşacağı yakınlıkta elimizin altında olursa çok şeyler yapılabilir gibi geliyor bana. Ben fikrimi sunayım. Gerisiyle diğer ilgili birimler ilgilensin. Değerlendirsin. Sonuç olumlu ise multidisipliner Ar-Ge merkezleri uygulasın. Bazen aklıma geliyor “Ne güzel olur” diye…
Böyle bir düzenlemede gerek tüm üniversitelerin tüm akademik elemanlarının ve ülkemizin kurum ve kuruluşlarındaki teknik elemanların tüm becerileri aktif olarak sistemin içine alınmalı.
Bu dünya hepimizin!
Artık düşünme ve uygulama zamanı!
HADİ!
1.535
önceki yazı
1 yorum
Elinize sağlık Havva Hocam,
Çok güzel bir yazı, tüm kalbimle katılıyorum👏👏👏