Bu haftaki yazımızda da, yine, son zamanlarda sık sık gündemimizi oluşturan şu epigenetik konusuna değineceğim. Umarım okuyucularım, evirip çevirip epigenetikle ilgili konuları ele aldığım için bıkkınlık göstermemişlerdir. Gerçi sizlerle paylaştığım bu üçüncü konu başlığı oluyor (Medimagazin, Kolorektal Kanserler ve Epigenetik, 02.02.2012; Şizofreni ve Epigenetik, 20.02.2012), fakat yeni yeni bulgular ortaya çıktıkça, sizlerle paylaşma misyonumu yerine getirebilmem için sıkıcı da olsa böyle davranmak durumunda kalıyorum.
Şimdi gelelim, yaşlanma ve epigenetik faktörler arasındaki ilişkiyi ortaya koymak üzere yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçların aktarılmasına.
PLoS Genetics dergisinde, bir araştırmanın (Bell JT, Tsai P-C, Yang T-P, Pidsley R, Nisbet J, et al. Epigenome-Wide Scans Identify Differentially Methylated Regions for Age and Age-Related Phenotypes in a Healthy Ageing Population. PLoS Genet 2012;8(4):e1002629. doi:10.1371/journal.pgen.1002629) 19 Nisan 2012 tarihinde yayımlanmasının hemen arkasından Newscientist dergisi de bu bulguları okuyucuları ile paylaşmıştır (Newscientist, No: 2862, 27 Nisan 2012).
Daha önceki yazılardan da hatırlanacağı üzere (Yaşlanma ve Genetik, Medimagazin, 13 Haziran 2011), yaşla ilişkili olduğu ileri sürülen bazı genetik değişikliklerin epigenetik faktörlerin sonucu oluşabileceği, fakat bunun tersi de söz konusu olabileceği ileri sürülmektedir. Epigenetik nitelikli moleküller DNA ile bağlanarak genetik kodda herhangi bir değişiklik yapmazken, ilgili genin aktivasyonunu baskılayabilir ya da artırabilir. Nitekim, daha önce de söylendiği gibi, böyle epigenetik faktörlerin psikiyatrik hastalıklar, diyabet ve kanserlerin etiyolojisinde rol oynadığından zaten kuşkulanılmaktadır.
Yukarıda sözü edilen araştırmada, yaşları 32-80 yıl arasında değişen 86 ikiz çiftinin DNA örneklerini inceleyerek, adına metilasyon denen proses sonucu oluşan epigenetik değişikliklerin 490 gende etki yaptığı ve bunların yaşlanma ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Araştırmacıların görüşüne göre; metile olan bu genlerin, genç ikiz eşlerinden ziyade, daha yaşlı ikiz eşlerinde ortaya çıkması daha muhtemeldir. Bu durumda, bizatihi epigenetik faktörlerin yaşlanma prosesine katılmakta olduğu kuvvetle muhtemel hale gelmektedir.
Bundan sonraki ikinci aşama, herhangi bir genimizde metilasyon oluştuğu zaman ne yapmamamız gerektiğinin hesabını yapmak olmalıdır. Nitekim çevresel stresler ve sigara alışkanlığı gibi hayat tarzımızla ilişkili faktörlerin genlerin metilasyonunun nedenleri arasında olduğu bilinen bir gerçektir. O nedenle psikiyatrik hastalıklar, diyabet, kanserler ve yaşlanma konusunda epigenetik faktörlerin etkili olduğu ya da olabileceği gerçeğini akıldan çıkarmadan yaşam tarzımızı düzenlememiz gerekmektedir.
Her şeye rağmen, bir gün gelip DNA üzerindeki metilasyona neden olan molekülü uzaklaştırarak yaşlanma prosesinde önemli bir çığır açacak olan “reverse metilation” yapabilen bir enzimin bulunacağına ve o günlerin uzak olmadığına ben de inanmaktayım.
Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.