Yaşlı, önce insan, daha sonra da yaşlı bir insan olmaktan kaynaklanan ortak özelliklere sahiptir. Bununla birlikte her bir yaşlıyı diğerinden ayıran kendine özgü özellikleri de bulunmaktadır. Tüm bu özellikler beraberinde getirdiği gereksinimlerle söz konusu kurumların yönetimine yön verir. Diğer bir deyişle, yönetim sürecinin her bir aşamasında, kurumda yaşayan bireylerin özellikleri ve bunlara bağlı gereksinimleri dikkate alınır.
Hizmette ve üründe kaliteden sıklıkla söz ettiğimiz günümüzde, anılan kurumlarda da kalite daima ön planda tutulmalıdır. Bu kaygı ile hizmetin verildiği kurumun fiziki yapısı, hizmetler ve hizmeti verenler kalite doğrultusunda biçimlendirilir.
Fiziki yapılanmada kalite; kurumda barındırılanların her türlü gereksinimlerinin güvenli karşılanması, olası kazalardan ve hastalıklardan korunmasında her türlü önlemin alınmış olması anlamını taşır. Kaliteli hizmet verilmesinde ise yaşlının güven duygularını sarsacak, mahremiyetine girilecek söylem ve eylemlerden kaçınılması, rahatlık kadar huzurlu ve dengeli bir ortamın sağlanmasına da özen gösterilir.
Sözü edilenlerin sağlanabilmesi için öncelikle her bir yaşlının yaşam öyküsü ve şimdiki durumu değerlendirilir, fiziki engelleri ve bunlara bağlı duyguları saptanır; bunların üstesinden gelinmesinde kendisinin katkı ve katılımının ne olacağı; hususlarına açıklık getirilir. Aksi halde, her bir yaşlıya aynı biçimde yaklaşılması, yaşlının edilgen duruma gelmesine, buna bağlı olarak da, kendisini başkalarına muhtaç ve çaresiz duyumsamasına neden olabilir.
Bu kurumların yönetiminde, buralarda çalıştırılacak elemanın seçilmesi; kuruma ve hizmetlere hazırlamak için eğitilmesi; denetlenmesi; değerlendirilmesi çok önemli bir yere sahiptir. Söz konusu işlevlerin yerine getirilmesi sorumluluğu yöneticiye aittir. Yönetici; istihdam edilmiş olan elemanları, kurumun hedefleri doğrultusunda yönlendirerek ve yapılan işleri ve kurumda yaşayanların memnuniyetini sürekli değerlendirerek verilen hizmetleri belirli kalite düzeyinde tutmak durumundadır. Bu konuda yaşlı memnuniyetinin ölçülmesi ve bu yolla yaşayanların katkı ve katılımlarının sağlanması hizmetlerin kalitesini artırır.
Söylenilenlerden de anlaşılacağı gibi, anılan kurumların yönetiminde yöneticinin konu edilen işlevleri beklenilen düzeyde yerine getirebilmesi için, bazı özel ve genel niteliklere sahip olması beklenir. Yöneticinin, yapmakla yükümlü olduğu işle ilgili örgün eğitim almış olmasının yanında, yönetim bilgisi ve becerisine de sahip olması zorunludur. Görevlerini yerine getirirken, yaşlılara empati yapması beklenilen yöneticinin öncelikle kendi sorunlarını halletmiş ve psikolojik olgunluğa erişmiş olması gerekir. Durum değerlendirme, etkili iletişim kurabilme, sorun çözme, eğitim gereksinimlerini saptayabilme ve üyelerin gereksinimlerine duyarlı olma, tüm yaşayanlara karşı aynı mesafede durmayı ilke edinmiş olma ve vizyon sahibi olma gibi beceriler de yöneticiden beklenilenler arasındadır. Yöneticinin aynı zamanda yaşlı grupla çalışmaya karşı ilgi ve isteğinin olması, bu alanda kaydedilen gelişmeleri sürekli izleyerek kendisini günün koşullarına hazırlaması, hem kendi başarısı hem de kurumda verilen hizmetlerin kalitesi bakımından çok önemlidir.
Kurumlarda yaşlıların mutluluğunun sağlanması da önemli bir yere sahiptir. Ancak mutluluğun sağlanması yaşlının kendisini güven içinde duyumsaması ve endişe ve kaygı uyandıran sorularına güvenilir yanıt bulması koşuluna bağlıdır. İşte bu nedenlerle kurumlarda psikolog da olmalıdır. Ancak, beklenilen işlevlerin yerine getirilmesinde kurumda çalışacak olan psikologların bazı özelliklere sahip olması zorunludur. Doğal olarak, psikoloji, yaşlılık ve yaşlı psikolojisi konularında derin bilgi sahibi olması psikologdan beklentilerin başında gelir. Bununla birlikte psikoloğun yaşlıları iyi gözlemleyebilmesi, gözlemlerini bilgileri ışığında doğru yorumlayabilmesi, uygun yaklaşımları belirleyebilmesi, yaklaşımlarında etkili iletişim kurabilmesi ve girişimlerinin sonucunu değerlendirebilmesi beklentiler arasındadır. Ancak psikoloğun, bunları doğru yapabilmesi ve kurumda var oluş nedenini kanıtlayabilmesi için öncelikle kendi sorunlarını halletmiş belirli bir olgunluk düzeyine ulaşmış olması ve hizmet verdiği bireylere profesyonel davranışlar çerçevesinde yaklaşımda bulunması koşullarına bağlıdır.