Bebek doğduğunda uzun ömür dileği ile karşılanır. “Allah analı babalı büyütsün.” denilerek, anne ve babaya da uzun ömür dileklerinde bulunulur. Bununla da yetinilmez, en yakınını kaybedenlere dahi “Allah sana uzun ömürler versin.” ve “Başın sağ olsun.” gibi dileklerle uzun yıllar yaşama temennisinde bulunulur. Özetle, hep uzun ömür dilekleriyle yaşlılık sürekli davet edilir. Ne var ki yaşlılık gelip kapıyı çaldığında, ellerde, dizlerde ya da belde hissedilen ağrılarda “Ah, şu yaşlılık!” yakınmaları duyulur sürekli.
Aslında yaşlılık, gerek getirdikleri ve götürdükleri, gerekse duyumsattıklarıyla pek çok değişkenle bağlantılı olarak kişiden kişiye ayrıcalık gösterir. Sanki herkesin yaşlılığı kendisine göre ölçülmüş biçilmiş gibidir.
Her toplumda “genç kalmış yaşlılar”, “ihtiyar gençler” nitelemelerine uyan bireyler bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, genç olduğu hâlde yaşlı bir birey gibi davranan gençlere, yaşlı olduğu hâlde ilgi alanını sürekli genişleten, organlarını aktif tutan, genç bir birey gibi düşünen, o doğrultuda yaşayan yaşlılara rastlanmaktadır. Yaşlılar, bu davranışlarıyla aynı zamanda, “Önemli olan uzun yaşamak değil, sağlıklı ve onurlu bir yaşamaktır.” söylemini desteklemektedir. Ancak, yaşlılıkta böyle bir yaşam sürdürebilmek için, gençlikte sağlıklı beslenme; düzenli bir yaşam; iyi bir çevre; kendine saygı bağlamında çevreye saygı gibi alanlara yatırım yapmak gerekir.
Sağlık denildiğinde fiziki ve ruhi sağlıktan söz edilmektedir. Ruh sağlığına özen yaşlının mutluluğu için önemlidir. Zamanın verimli geçirilmesi ve bundan doyum sağlanması mutluluğu beraberinde getiren nedenlerden biridir. Bu yüzden, yaşlının ilgi ve yeteneğinin olduğu ve yapmaktan mutlu olduğu; ama daha önce zaman ayıramadığı uğraşlar yaşama geçirilir.
Hedef belirlemek, projeler geliştirmek insanın yarınlara daha heyecanla bakmasını sağlar. Aksi hâlde sabahları güne gözlerini açmanın bir anlamı kalmaz. Hareketsizlik ve isteksizliği beraberinde getiren bu durumda saatler geçmek bilmez. Yaşıtlarla bir arada olmanın yaşlılığa bağlı sorunları paylaşmada yarar sağladığı düşünülse de dışarıdan soyutlanmış bir ortamda konuşmalar genellikle sağlık sorunları ve dedikodu odaklı olduğundan yarar yerine zarar getirebilir.
Gençlikte edinilmiş bilgi ve deneyimler yaşlılıkta yaşamı kolaylaştırıcı işlev görürler. Gençken insanın üzerinde ısrarla durduğu ve utangaçlıkla vazgeçtiği bazı şeyleri etrafın olası yargılarını düşünmeden rahatlıkla kullanması ve bundan zevk alması yaşlılıkta gelen avantajlardır. Hata yapma kaygısı ile konuşmaktan çekinmek gençlerin handikaplarından biridir. Ancak yaşlı, hata yapma kaygısı taşımadan düşüncelerini rahatça söyleme cesareti gösterebilir. Bu rahatlık biraz da herkesin hata yapabileceğini kabullenmiş olması ve kendine güveninin artmış olmasından kaynaklanmaktadır. Hatta bazen “çok konuşur” etiketini hak etse de onun söyleyecek çok şeyi olduğu için çok konuştuğunu düşündürmektedir.
Özetle, yaşlılık dönemi iyi değerlendirildiğinde, geçmiş deneyimlerden en üst noktada yararlanılabilecek olanaklar sunmaktadır. Daha önce türlü gailelerle gözden kaçmış güzelliklerden mutlu olma zamanıdır.