“Yaşam süresi biyolojik alın yazısıdır”
Yaşlıyım ama ihtiyar değilim. Bu sözü büyüklerinden duyan var mı? Ben duydum ve bugünkü bilgilerimle ne kadar doğru bir deyiş olduğunu anlıyorum. Yaşlılık tanımına baktığımızda; Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO)’ya göre “Bir insan konfor alanının dışına çıkamıyorsa, yeni şeyler öğrenmiyor, şaşırmıyor ve çoğu şeyi bildiğini düşünüyorsa, merak etmiyor, keşfetmiyorsa, geçmişte, anılarında yaşıyor ve sürekli eskiyi tekrar ediyorsa yaşlıdır.” Yaşlılık eşiğinde takvim yaşı esas alınır ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ne göre 65 yaş ve üzeri; Birleşmiş Milletlere göre 60 yaş ve üzeri “yaşlı” kabul edilmektedir. Bu bir kabul olup UNESCO kriterlerine göre ilerde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
İnsanda başlıca yaşlanma sebepleri arasında genetik eğilim sayılmalıdır. Çünkü anne ve baba ile onların atalarındaki yaşam süresinin, çocuklarının yaşam süresini önemli ölçüde etkilediği belirtilmiştir. Bundan dolayı yaşlılık biyolojik alın yazısı olarak tanımlanabilir. Çevresel faktörler arasında ise yanlış beslenme, hareketsiz yaşam, sigara, alkol ve yapılan meslek sayılabilir.
İmmün sistem, kendine yabancı maddeyi yok etmek üzere oluşmuş bir sistem olup tüm vücudu kapsayan etkiye sahiptir. Yaşlılıkla birlikte immün sistemin iletişimde olduğu sinir sistemi, endokrin sistem ve hematolojik sistem birlikte güç kaybedebilir. İmmünolojik olarak yaşlılığı ele aldığımızda öncelikle immün sistem organ, doku ve hücrelerine göz atmak gerekir. İmmün sistem lenfoid organlarının boyut ve hacimleri yaş ilerledikçe küçülür ve lenfoid dokulardaki antikor üretilen germinal merkezlerin sayısında azalma gözlenir. İmmün sistem hücreleri tarafından salgılanan ve hücreler arası haberleşmeyi sağlayan sitokin salınımı yaşlı bireylerde azalmakta ve buna bağlı olarak immün cevabın kalitesi, gücü, etkinliği düşüş göstermektedir.
İmmün cevapta hem doğuştan gelen antijene özgü olmayan ilk savunma ve hem de sonradan kazanılan antijene özgü ikinci savunma mekanizmaları yaşlanma ile giderek zayıflar. İlk savunmada nötrofil, makrofaj, doğal öldürücü (NK) hücrelerin işlev görme kapasiteleri zayıflayabilir ve bu hücrelerde kemotaksis, fagositoz, sitotoksisite fonksiyonları azalabilir. Yaşlılarda NK hücrelerin sayı ve fonksiyonlarında azalmaya bağlı olarak immün sistemin tümör ve hücre içi virüslerle mücadelesinde zafiyet meydana gelebilir. İlk doğuştan savunma sisteminden gelen immünite sinyallerinin azalmasına bağlı olarak ikinci adaptif immün sistemin harekete geçmesi ve antijene karşı savaşması zorlaşabilir. İkinci savunmada yaşlanma ile beraber T ve B lenfositlerde değişiklikler ve fonksiyon kayıpları oluşabiliyor. T lenfosit penceresinden baktığımızda T lenfositlerin yardımcı, sitotoksik, regülatör gibi farklı fenotiplerinde, reseptör sayı ve komponentlerinde azalma tespit edilebilir. Kostimülatör sinyaller zayıflamış ve hücre içi yolaklarda yavaşlama başlamış olabilir. Bunların sonucunda hücresel immün cevap eski gücünü kaybedebilir. B lenfosit penceresinden baktığımızda kemik iliğinde bu hücrelerin yapımı ve sayısı azalırken hafıza (memory) B lenfositlerinin sayı ve ömrü uzamaktadır. Buna bağlı olarak B hücrelerinden üretilen antikorların çeşitliliği ve spesifisitesinde azalma ve antijene olan affinitesinde zayıflama meydana gelebilir. B lenfositlerin aktivasyon ve proliferasyon bozukluğu sonucu humoral immun cevapta zayıflama ortaya çıkabilir. Yaşlılarda immün sistemdeki bu eksilmeler sonucu daha sık geçirilen ve daha zor atlatılan enfeksiyon hastalıkları görülebilmektedir. Buna ilaveten yaşlı bireylerde antijenik uyarı ve hafıza fonksiyonları bozulduğu için aşıya verilen cevap yani üretilen antikor miktarı yetersiz kalmakta ve buna bağlı olarak aşılar yaşlı bireyi yeterince korumamaktadır. Bu nedenle özellikle yaşlı bireylerde hatırlatma dozlarının ilave yapılması, aşının etkisini artıracak BCG gibi adjuvanların eklenmesi ve böylece immün hafızanın canlandırılması önerilmektedir. Özellikle Covid19 salgını ile birlikte eğitilmiş immünite kavramı ışığında, BCG aşısı, eğitilmiş immün cevap yoluyla 65 yaş üstü yaşlı bireylerde ardarda 3 ay boyunca ayda bir uygulanmak suretiyle etkili bir immün cevap oluşturabilir ve viral enfeksiyonlara karşı koruyucu bir rol oynayabilir denilmektedir.1
Diğer taraftan yaşlı bireylerde immün düzenleme (immunoregülasyon) bozulmasına bağlı olarak tolerans kırılmaları ve otoantijenlere karşı immün cevabın artması sonucu otoimmün hastalıklar daha sık görülebilir. Tümör immünitesi yönünden ele aldığımızda immün gözetim (immunosurvellience) mekanizmalarında bozulma, NK hücrelerinin güç kaybetmesi gibi nedenlere bağlı olarak kötü huylu tümör oluşumlarına yaşlı bireylerde meyil artabilir.
Şimdi başa dönelim. Yaşlıyım ama ihtiyar değilim sözünü incelediğimizde “takvim yaşım ileri olsa bile immün yaşım genç” demek isteyen bir cümle diye yorumlayabiliriz. O halde bu yazımızdan çıkan kıssadan hisse; yakın bir gelecekte takvim yaşına ilaveten immün yaşın yapay zekȃ yardımı ile hesaplanarak “ikili yaşımızdan” söz ettiğimiz günleri öngörebiliriz.
Kaynak 1. Işıtmangil G. New insights in Aging Immunity and the BCG Vaccine. Hamidiye Med J 2022;3(2):89-91. DOI: 10.4274/hamidiyemedj.galenos.2022.7474
Bu yazımı ileri “..” yaşında pırıl pırıl bir zekȃ, hafıza, muhakeme ve işbirliği halindeyken hayata gözlerini yuman rahmetli anneannem Emine Dilaver’e ithaf ediyorum.