Geçerli nedenlerle korkulan bir fenomen olmasına karşın, yaşlılık; özenli yaşama çabası karşılığında insana verilmiş bir ödül olarak değerlendirilebilir. Ancak bununla birlikte, geçen zaman içerisinde, hücre, doku ve organlarda oluşan dejenerasyona bağlı işlev bozuklukları, yetilerde azalma ve bunların getirdiği rahatsızlıkları görmezden gelmek de olası değildir.
Bu yüzden, yaşlılarla ilgili olarak, yaşlı; iyi işitmez, iyi duyamaz, iyi göremez, iyi algılayamaz, tepkilerinde yavaştır, unutkandır, çok konuşur, eşyalarını koyduğu yeri hatırlayamaz, söyledikleri doğru değildir, paranoid tepkiler verebilir, güçsüzdür, alıngan ve kırılgandır, görüşü hemen hemen tüm toplumlarda egemendir. Oysa ayrım gözetmeksizin tüm yaşlılara genellenen bu yetersizlikler, her yaşlı için doğru değildir. Kaldı ki bunların bir kısmı, yaşlının, çevreden gelen yanlış uyaranlara karşı tepkisi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Duyma sorunu olmayan bir yaşlıya yüksek sesle konuşulması, anlama sorunu olmayan bir yaşlı ile çocukla konuşur gibi konuşulması ya da sorunlarının hafife alınması doğal olarak yaşlının kırılmasına, alınmasına ve meramını anlatıncaya kadar sürekli konuşmasına, kendisini ifade edememenin yarattığı çaresizlik ile öfke duymasına ya da agresif davranışlar sergilemesine neden olabilmektedir. Bu konuda umudunu tamamen yitirdiği zaman ise kişi içine kapanmaktadır. Aslında sözü edilen tepkiler sadece yaşlılar değil, her yaştaki insanın çaresiz kaldığında verebileceği tepkilerdir.
Bunlar göz önüne alındığında, yaşlılarla ilişkide olanların, özellikle de yaşlıların barındırıldığı kurumların yöneticilerinin özenle seçilmesi ve yaşlı; yaşlı psikolojisi; yaşlı gereksinimlerinin özenle saptanması; yaşlının özelliklerine uygun yaklaşım biçimi ve bakımı; gibi konularda eğitilmesi gereği gündeme gelmektedir. Ne var ki en iyi olduğu var sayılan yaşlı bakım kurumlarında dahi, bu konuların göz ardı edildiği, bunun sonucunda yaşlıya karşı kırıcı, hoyrat tutum ve davranışların sergilendiği dikkati çekmektedir. Bu gözlem ise başta yönetici olmak üzere çalışanların bu konuda eğitim ve anlayış sahibi olmadıklarını, denetiminin de göz ardı edildiğini düşündürmektedir.
Söz konusu kurumlarda yaşlıya yaklaşımda esas alınması, göz önünde bulundurulması gereken bazı kuralların önceden saptanmasına gereksinim vardır. Her bir yaşlıya saygı çerçevesinde eşit ilgi ve özen ile yaklaşılması tüm kuralların başında gelir. Yaşı, eğitim düzeyi, sosyoekonomik durumu, bilinç düzeyi, mesleği ve statüsü ne olursa olsun her bir yaşlının gençlerden üstünlüğü vardır. Kurum yöneticisi bu hususu çok iyi bilmeli, söylem ve eylemlerinde bunun ayırtında olduğunu belli etmeli ve çalışanlara bu konuda rol model sergilemelidir. Saygı bağlamında, yönetici her bireyin mahremiyetine saygı göstermeli ve çalışanlar ve diğer üyelerle, yaşlıya özel bilgileri kesinlikle paylaşmamaya, hatta imada bulunmamaya dikkat etmelidir.
Yaşlılığın etkileri her yaşlıda aynı olmayabilir. Bu nedenle de tıpta “hastalık değil de hastaya odaklanma” ilkesi tedaviye yön verdiği gibi, yaşlıya yaklaşımda “yaşlılığa değil de yaşlıya“ odaklanılmalıdır. Çünkü, yaşlılığın her yaşlı üzerinde etkileri onun yaşam kalitesi, yaşam felsefesi; çevresi ile olan ilişki ve iletişim düzeyi; genetik mirası; yaşlılığı algılaması ve baş etmek için geliştirdiği kendine özgü yöntemler; hobilerinin çeşitliliği; doğadaki güzellikleri görebilme yetisi; hedefleri; kendisini sürekli aktif ve verimli tutabilme isteği; gibi değişkenlere bağlı olarak yaşlıdan yaşlıya farklılaşır. Selimiye Cami’ini 86 yaşında tamamlamış olan Mimar Sinan, 76 yaşında film yönetmenliği yapmayı sürdüren Charlie Chaplin, 88 yaşına karşın Afrika’daki hastanelerde ameliyat yapan Nobel ödüllü Alman Doktor Albert Schwitzer söylenilenlere verilebilecek örneklerden sadece birkaçıdır.
Doğal olarak yaşlılar arası ayrıcalıklar, yaşlıdan sorumlu olan kurumlarda yaşlının dikkate alınmasını zorunlu kılar. Çünkü amaç her bir yaşlının gereksinimlerine ve durumuna uygun özel, kapsamlı ve bütüncül hizmet verilmesidir. Bunu sağlayabilmek için öncelikle her bir yaşlının bilimsel bir biçimde ve titizlikle değerlendirilmesi gerekir. Değerlendirmede bu amaçla geliştirilmiş anket formlarının kullanılması her yaşlıdan aynı bilgilerin toplanmasını sağlar. Yetilerin değerlendirilmesinde ise harfler, rakamlar, çok iyi, iyi, orta, zayıf, çok zayıf gibi ibareler kullanılabilir. Ancak değerlendirmeyi yapacak olanın bu konuda bilgili, iyi gözlemci, gözlemlerini isabetli yorumlayabilme yetisine sahip olması beklenir,
Görme düzeyi, gözlük kullanıp kullanmadığı/İşitme ve duyma düzeyi ve cihaz kullanıp kullanmadığı/Anlama ve algılama düzeyi/Kendini ifade etme düzeyi/konuşma güçlüğü olup olmadığı/Yürüme ve hareket etme güçlüğü olup olmadığı yürüteç, koltuk değneği, tekerlekli sandalye bir araç kullanıp kullanmadığı toplanılacak bilgiler arasındadır. Aynı zamanda kendine bakımda yeterlilik düzeyi ve yardıma gereksinim duyduğu alanlara ilişkin bilgilere ankette yer verilir.
Anılan bilgiler bireyin fizik yapısı ve gereksinimlerini saptamak ve buna göre hizmet vermek amacı ile toplanır. Ancak bunlar kadar önemli olan duyuşsal alanlarla ilgili bilgi edinilmesine de gereksinim vardır. Bu bilgiler de yaşlılar arası ayrıcalıkları ortaya çıkarmak ve onlara o zamana kadar alışageldikleri doğrultuda hizmet sunmak için kullanılır. Yaşlının; Kendisine nasıl hitap edilmesini istediği/Neler yapmaktan hoşlandığı/Zamanını nasıl geçirmek istediği/Dış dünya ile olan ilişkilerinde yardıma gereksinimi olup olmadığı/Hangi sanatsal etkinliklerden hoşlandığı/Bu konuda kendisine nasıl yardımcı olunabileceği gibi ayrıntılara bu bilgiler aracılığı ile ulaşılır.
Güvenilir bilgi edinilmesi en güç alanlar; yaşlının güven duygusu, korkuları ve özlemleri ile ilgili alanlardır. Yaşlı kendisine zarar gelebileceği korkusu ile bu konulardaki duygu ve düşüncelerini paylaşmak istemeyebilir. Oysa bu bilgiler yaşlının en önemli gereksinimlerinden olan güven ve huzuru ile yakından ilişkilidir. Söz konusu bilgilerin yaşlıyı tedirgin etmeden toplanması ve bunlara işlerlik kazandırılabilmesinde bilgilerin bir psikolog tarafından toplanmasının önemi büyüktür.
Yukarıda anılan bilgileri kapsayan anket formu, yaşlıya bütüncül bakım verilmesinde önemli bir dokümandır. Dokümanın ayrıca bakımda sürekliliği ve gelişmeleri izleme, yönetici değişikliklerinde bilgi aktarma gibi işlevleri de vardır.
Özetle, söylenilmeye çalışılanlar geçmişi ya da konumu ne olursa olsun her yaşlının hak ettiği huzur ve konforunu sağlamak içindir. Bu da ancak yaşlılığa değil de “yaşlıya” odaklanılması ile başarılabilir.