Yaşlıya nasıl bir yaşam denildiğinde, yaşlının hak ettiği güvenli, sağlıklı, kaliteli ve engelsiz bir yaşam söz konusudur. Bu yüzden, yaşlının konu edilen yaşamı sürdüreceği ortamın; fiziksel ve yönetsel yapılandırılmasında ve işletilmesinde anılan ölçütler, her zaman göz önünde bulundurulur.
Tüm dünyada olduğu, gibi ülkemizde de yaşlı nüfusun, toplam nüfusa oranında giderek artış görülmektedir. Demografik çalışmalara göre, ülkemizde yaşlı nüfusun 2030 yılında yüzde 15’e ulaşması beklenilmektedir. Şimdiye değin Avrupa’nın en genç nüfusa sahip ülkesi olan ülkemiz, yaşlı nüfusun sürekli artma eğilimi göstermesiyle, 2050 yılına doğru yaşlı ülke özelliği kazanacaktır. Diğer bir deyişle toplam nüfus içindeki yaşlı nüfus sayısı artacaktır. Bununla birlikte tıp, bilim ve teknolojideki gelişmelerin etkisi ile yaşam süresi uzadığından, gelecekte yaşlı nüfus içerisinde, daha yaşlı bireylerin sayısında da artış görülecektir.
Ülkemizde yaşlıları yakından etkileyebilecek diğer bir olgu da, aile yapısında meydana gelen değişimdir. Giderek güçleşen yaşam koşulları ve değişen değerler, gençlerin daha küçük evlerde yaşama zorunluluğunu beraberinde getirmiş, çekirdek ailelerin sayısı artmıştır. Bu olguda, gençlerin daha özgür ve eşleri ile baş başa yaşamayı ve kendi kararlarını, ebeveynlerin baskısı olmadan almayı yeğliyor olmalarının katkısı büyüktür. Böylece, kendi başına yaşamak zorunda olan yaşlı sayısı da sürekli artmaktadır. Ancak, yaşlılıkta giderek çoğalan sağlık sorunları ve bunlara bağlı rahatsızlıklar, günün birinde yaşlıyı, kendisine yetemez duruma getirmektedir. Bu yüzden yaşlıların barındırılacağı kurumlara olan gereksinim de, anılan nedenlerle büyümektedir. Buna koşut, son yıllarda, özellikle büyük kentlerde, değişik adlarla, çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından açılmış olan yaşam mekânlarının sayısında da artma görülmektedir. Ne var ki, zaman zaman medyaya yansıyan haberlerden ve buralarda barındırılan yaşlılardan ya da onların yakınlarından gelen yakınmalar, bu kurumların yapılandırılmasında ve işletilmesinde bazı yanlışlıkların ve eksikliklerin olduğunu düşündürmektedir. Bunda, ülkemizde yaşlı grubun uzun süre ihmal edilmiş olmasının katkısı vardır.
Bilindiği gibi bu kurumlardan bir kısmı ücretsizken, bazıları için oldukça yüksek ücret ödenmektedir. Durum ne olursa olsun, buralarda yaşayanlara, “insanın” yaşlılığında hak ettiği ilgi ve bakımın, uygun değer düzeyinde sunulması beklenir. Bunun için, kurumun, ücretli ya da ücretsiz olduğuna bakılmaksızın, kaliteli hizmet ilkeleri doğrultusunda işletilmesi gerekir. Diğer bir deyişle bu kurumların; amaçlarının, hizmet verilen grubun özellikleri ve gereksinimleri ışığında belirlenmesi; organize edilmesi ve yönetilmesi beklenir. Bu beklentilerin karşılanmasında, öncelikle, ülke yaşlı bakım politikalarının saptanması zorunludur. Daha sonra kurumların fiziksel ve yönetsel yapılandırılmasında bu politikanın dikkate alınması ve kurumda verilen hizmetlerin üst yönetim tarafından kesintisiz denetlenmesi ve aksayan yönlerinin düzeltilmesinde destek sağlanması da beklentiler arasındadır. Kurum düzeyinde, tanımı yapılan nitelikte hizmet verilebilmesi için ise, kurumların amaç ve hedeflerinin netleştirilmesi; hizmet standartlarının ve bunları ölçen ölçütlerin dikkatle saptanması eylemlerine öncelik verilmelidir. Çünkü bu ögeler, hizmetlerin niteliğine ışık tutacağı gibi, burada çalışacak olan elemanın seçimi; göreve hazırlanması; hizmet içi eğitimi; denetimi ve değerlendirilmesi; gibi yönetsel etkinliklere de yol gösterir.
Kurumda çalışanların görevleri ne olursa olsun, kendilerine, yaşlının özellikleri ve bireysel gereksinimlerinin öncelikle öğretilmesi çok büyük önem taşımaktadır. Aksi halde çalışanların yaşlıya karşı çocuğa davranır gibi yanlış yaklaşmaları, yaşlıyı kırabilir ya da öfkelendirebilir. Bu ve benzeri davranışlar, çalışanlarla yaşlılar arasında sürtüşme ve tartışmalara neden olabilir ve yönetim açısından da sorun yaratabilir. Oysa çalışanlara bunları önlemeye yönelik hizmet içi eğitim ve eğitim içerikli sürekli denetim yapılması ile bu tür istenilmeyen durumlar önlenebilinir.
Bu kurumların en önemli birimi Sağlık Ünitesi’dir. Ünitenin önemi nedeniyle, konuya daha geniş bir yer verebilmek için, konu, gelecek köşe yazısında ele alınacaktır. Yazıda ayrıca kurum yönetimi üzerinde de durulacaktır.