‘’Yazı yazmaya zamanımız olmuyor. Bu sebeple yazmıyoruz. İmkan olsa neler neler üretiriz. ” Bu düpedüz bahanedir. Karar verdim. Birazdan yazı yazacağım.
Evet, büyük bir istekle masamı hazırlıyorum. O da ne, masada yığılmış kitaplar, kağıtlar, silgi tozları bana bakıyor.
‘’Yok hayır, burçlar konusu saçmalıktan ibaret. Başak burcu titiz ve takıntılıdır klişesi bir yalan.’’ diye söyleniyorum.
Bu düşünceyle teorimi ispatlamak için kafamı başka bir yöne doğru çevirerek bilgisayarımı açıyorum.
Fakat elime bir şey yapışıyor. Bu ne ki? Şekerli içmem aslında kahveyi.
Koli bantı kalıntısı mı yani? Taşınırken mi oldu acaba? Çıkmaz ama bu şimdi kolayca.
Oturduğum koltuktan kalkıp mutfağa doğru yöneliyorum. Sirke miydi o lekeyi güzel çıkaran? Geçenlerde bir video görmüştüm. Yok yok bununla çıkmaz. Bu elma sirkesi. Banyodaki lavabonun altındaki dolapta başka bir alternatif vardır belki.
Oraya doğru gidiyorum.
Kablo sorunsalı
Koridorda yürürken ayağıma bir şey takılıyor. Kabloya benziyor ama ne ki bu ?
Şarj aletinin uç kısmı olduğunu farkediyorum. Kopmuş. ‘’Pisi pisi pisi!’’ Ses yok. Koşarak olabileceği yerleri hızlıca geziyorum.
Çalışma odasını çok sever. Fakat sabahtan beri de ortalıkta gözükmüyor.
Yavaştan telaşlanmaya başlıyorum. Sonra bütün odaları dört dönüyorum.
Çok geçmeden mutfak tarafından tiz bir çınlama sesi duyuyorum. Eşit aralıkta sürekli devam ediyor. Belki de buzdolabı açık kalmıştır. Radyoyu açmış mıydım ki?
Bu elimdeki sirke lekeyi çıkarır mı ? Kedi kaybolmuş olabilir mi? Babam böyle pasta yapmayı…
Kendine gel şimdi. Saçmalamayı bir kenara bırak ve işine odaklan artık.
Buzdolabının buzluk kısmı açık kalmış. ‘’Kapat ve çık. Bakma, ne olursun bakma…’’ Bugün yazı yazma günün. Haliyle ev düzeni ve domestik konulardan şu anda uzaklaşmak zorundasın. Ev işleri bitmez. Hiç mi duymadın?
Ben bu ekmekleri buraya mı koymuşum? Ne zaman yapmışım hatırlayamıyorum. Şimdi çıkarsam akşama kadar çözülür mü ki?
Tüm bu fikir uçuşmalarına rağmen elimi içeri doğru uzatıyorum. Hemen sonra ayağımın üstüne pıt diye bir şey düşüyor. Ekmekli buz parçaları.
Elimdeki sirkeyi ve kopmuş şarj aleti ucunu tezgahın üzerine bırakıyorum.
Ben bakmazken gerçek olan hayallerim gibi bir anda fırlıyor.
Mavv!! Mavv!!
Ağzında şarj aletinin büyük olan parçası ile gözümün içine bakıyor. Sonra bana doğru ödül bekleyerek fırlatıyor. Ayağımın üzerindeki buzu yalıyor.