İnsan her gün çalakalem yazı yazamaz. Zaman olacak, konu bulunacak ve hepsinden önemlisi yazmak için hevesin olacak. Onu ancak günlük gazete yazarları yapabilir. Zaten onların, asıl işleri yazmak değil midir. Zaman zaman ve çoğunlukla baharda günlük mesailerine ara verdikleri de olur. Nisan mayıs ayları, tıpkı Orhan Veli’nin Güzel Havalar şiiri gibi;
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Kışın insanlar evlerde çoğunlukla kapalı ortamlarda oluyorlar. Bahar ayları öyle mi, her fırsat bulduğunda kendimizi dışarı atarız. Çiçek böcek, artık etrafta ne varsa hepsi ortalığa saçılmıştır. Güneş, tüm haşmetiyle kendini göstermeye başlar. Önce paltoyu, montu, kabanı, sonra ceketi atarsın, ardından gömlekler kısa kolla, pantolon şortla yer değiştirir.
İşte bu yüzden bahar ve yaz aylarında, benim de yazma hızımda müthiş bir yavaşlama olur. Genelde her zaman zor günler için, yedek de duran birkaç yazım vardır. Onlar sessizce sıralarını bekleyenlerdir. Giderek yedek yazılara yönelirsiniz. Doğal olarak gün olur onların da sonu gelir.
Konuyu bul, enine boyuna araştır. Ayrıca, her ay işlenecek ‘o ayın konusu’ var. Onlarla ilgili bir iki yazı yazarsın sonuçta onlar da biter. Hele bir de, yazdıklarınızdan biri kazaya uğradığında ‘yandı gülüm keten helva’ dımdızlak ortada kalıverirsiniz.
Ellerinde güçlü yedekleri olmayan takımların, maçın sonlarında düştükleri halleri nasıl pul pul döküldüklerini ibretle izliyoruz. Oyunculardan biri sakatlanır, bir diğerini sarı kartı nedeniyle oyundan aldınız mı, zaten önceden değişiklik yapmışsınız. İşte bu durumlarda teknik ekip, oyunu yedeklerle nasıl idare edebilirim diye, kara kara düşünmeye başlar.
İşin aslı yedekler de, her an oyuna girebilecek gibi güçlü ve diri olmalıdırlar.
Yedek yazılar günlük olaylardan etkilenmeyecek ve giderek gündemden düşmeyecek türde olmalı ki, basın sıkıştığında anında kullanabilesin. Yazıldığı günden bir kaç ay sonra yayınlanan yazılarım hep olmuştur. ‘Tablet doktorlar’ da bu yazılar arasındaydı. Hem arada bir farklı konulara girmek, hem yazarlara, hem de okuyuculara iyi gelir. Sayın Aksoy’un da belirttiği gibi, doktorluk yapmak giderek daha da zorlaşıyor. Hastalar ve yakınları daha doktora başvurmadan internette araştırma yapıyorlar. Kıyısından köşesinden önceden bilgi sahibi oluyorlar. Sorularıyla sabırlı hekimlerini bile bunaltabiliyorlar. Bu tetkiki neden istediniz, şunu yaptırmamıza gerek var mıydı?
En çok sorun da reçete edilen ilaçlarda çıkıyor. İlacı her eline alan, önce prospektüsünü okumaya başlıyor. Hele de şu yan etkiler var ya, işte onlardır en çok sorun yaratanlar.
Yan etkileri olmayan ilaç hemen hemen yok gibidir. İlle de hepsinin bir yan etkisi vardır. Bunlar prospektüsünde, madde madde yazılmıştır. On hastadan birinde, yüz hastadan birinde ve nadir görülen yan etkiler diye sıralanmıştır.
Bizde, tedavinin yanında ilaçla ilgili olan ne varsa, hepsinin de doktorlar tarafından yanıtlanması istenir. Aslında bu görev eczacılarındır. İlacı ve olası yan etkilerini, herhangi bir yan etki gözlendiğinde yapılması gerekenleri, ters bir durum olduğunda aranılacak telefonları tek tek onlar anlatmalıdır. Bizde eczane kalfaları, kutunun üstüne ‘3×1’, ‘sabah akşam tok karına birer’ şeklinde yazıp torbaya doldururlar.
Bundan otuz yıl kadar önce, eşimin henüz ülkemizde yapılmayan ameliyatı için mecburen Amerika’ya gitmiştik. Ameliyat sonrası sabah vizitinde, taburcu olacağımızı ve pharmasist’in ilaçlarımızı getireceğini, bu yüzden onu beklememiz gerektiğini söylediler. Epeyce bekledikten sonra beyaz gömlekli genç bir delikanlı geldi. Kendini tanıttı ve kullanmamız gereken ilacımızı getirdiğini söyleyerek, ilacın yan etkilerini üşenmeden dakikalarca anlattı. Arada bir anlayıp anlamadığımızı, kontra sorularıyla kontrol ediyordu. Verilen ilaca baktığımda, ağrı giderici bir kutu parasetamol olduğunu görüverdim. Hani şu her gün rutin yazdıklarımızdan.
Yabancılar neden bizden ilerideler diye birbirimize sorup duruyoruz ya, işlerini bu kadar ciddiye aldıklarından olabilir mi, ne dersiniz?
Özetle, elimizin altında her an oyuna sürebileceğimiz, sağlam yedeklerimiz hazırda olmalı. Onları da diğer as oyuncularımız gibi devamlı diri tutmalı. Zaman içinde, yedek yazıların bile güncellenmesi gerekebileceğini hiç unutur muyum.
3 yorum
Kaleminize sağlık…
Inşallah stok çoktur haldun yazıların devam eder inşallah bunuda zevkle okudum
Zevkle okuduk hocam. Kaleminize sağlık…