Ailedeki birlik ve toplumsal çekirdek olma özelliği, toplumun temel dinamiğidir. Ailede nasıl ki birlik esas, ayrılık usul ise toplumda da birlik esas, ayrılık usuldür. Esas tevhidi, usul farklılıkları temsil eder. Farklılıklar insan sayısı kadar olabilir. Gruplaşarak, kümelenerek yöntem (usul) farklılıklarının sayısı azalabilir.
Tevhid (birlik)’in sayısı tektir ve çoğaltılamaz, azaltılamaz. Her gruba, bireye, aileye eşit mesafededir.
İnsan yeryüzünü, giderek evreni imar etme sorumluluğundadır. Evrende herhangi bir mekânı toplumsal sözleşme kurallarına göre kullanma hakkına sahiptir.
Bu hakkını bireysel olarak da, kümelenerek de kullanabilir.
İnsanın bireysel ve ailesel olarak korunma ve dinlenme alanı olan konutu dokunulmazdır. Bu alan insanın, onuru, şerefi ve toplumda kendisini temsil eden adıdır. Bu yüzden zedelenmesi ve kirlenmesi toplumun kirlenmesine neden olur. İnsanın iyilikleri topluma katkı sağlar. Kötülükleri tecrid edilir, sınırlandırılır, eğitilir ve topluma yeniden kazandırılır.
Eğitim sürecinde korunma hakkı vardır.
Haberleşme özgürlüğü insanın doğal hakkıdır, dokunulamaz. Başkasının hakkını engelleyen haberleşme sınırlanabilir.
Ağızdan çıkan her söz toplumun malı olmuştur.
Bireysel olmaktan çıkmıştır. Sır insanın dillendirmediği düşüncedir. Dillendirildiğinde var olmaktan çıkmıştır. Bu yüzden insanın sırrı dokunulmazdır. Araştırılamaz. Şiddet kullanılarak açığa çıkarılamaz.
Mektup, telefon, telgraf, internet, televizyon haberleşmeleri toplumsal nitelik kazanmıştır. Dokunulmazlıklarından söz edilmez. Ancak kötüye kullanılmaları, suç sayılabilir.
Bireyden izinsiz bireyi ilgilendiren her haber ve görüntü suçtur. Toplum içinde bireyin haberini yapmak suç değildir. Topluluk içinde haber suç olmaz, görev olur.
İnsanın mülkiyet hakkı doğaldır ve dokunulmazdır.
Mülkiyetin kullanma hakkı insanındır.
Gerçek sahibi yaratıcı olduğundan, dolayısıyla mülk bütün yaratılanlarındır.
İnsanın bütünden ihtiyacı kadar harcama hakkı vardır.
İhtiyacından fazlasını diğer insanlarla paylaşmak zorundadır.
Toplum olmadan mülkiyetin paylaşılması söz konusu değildir.
Toplumun kazandırdığını toplumla paylaşmak adalete uygun olur.
İhtiyacın fazlasına sahip olan insanın mülkünde, zaruri ihtiyaçlarını karşılayamayanların hakkı vardır.
Zenginlik kavramı, ihtiyaçlarından fazla üretebilecek insanların kullanma hakları kapsamındaki mülktür.
Rızk, mülkün gerçek sahibinden istenir. “O” da istediğine verir.
Toplumla ihtiyaçtan fazlasını paylaşmak, sevilen ve ihtiyaç olan niteliklerdeki varlılıkla olduğunda adaletlidir. Hak olan, ihtiyacı gideren mülktür.
Her birey ölmeden önce mülkünü paylaşma hakkına sahiptir.
Paylaşmanın gizli ve açık olarak yapılması haktır.
Çokluk ve azlık paylaşımda niteliği değiştirmez.
İnsanların yararına olmayan, zorunlu ihtiyacına katkı sağlamayan, kötülüğe ortam hazırlayan ve destek veren paylaşım, hak değildir ve uygulanamaz.
Her paylaşılan mülkün hesabı verilebilmelidir.
Paylaşım için hiçbir kişi ya da tüzel kişilikten izin istenmez.
Mülkiyetin artı değeri (ihtiyaçtan fazlası), sosyal adaleti ve dengeyi sağlaması için zaruri ihtiyaçlarının varlığı tespit edilmiş kişilere ulaştırılır:
Fakirler (yoksullar)
Düşkünler
Sosyal yapılanmaya gönüllü katılımlarının sağlanması gereken insanlar
Özgürlüğünü geçici olarak kaybedenler
Borçlu olanlar
Yolda kalmışlar
Adaletin yaygınlaşmasına çalışanlar
Sosyal devlet için çalışan görevliler
Paylaşılan mülk herhangi bir şeye karşılık olarak mahsup edilemez.
Yaptığı kötülüğü itiraf eden insanların mülklerinden, toplum katkı alma hakkına sahiptir.
Harcamalarda ve paylaşımda israf etme hakkı yoktur.
İnsanın ekonomik hayatta ifrat tefrit hakkı yok, itidal hakkı vardır.
Büluğ çağına gelmemiş insanların mülkiyeti kullanma hakkı yoktur.
Ekonomik değeri olan altın, gümüş gibi malları toplumla paylaşmaktan alıkoyma hakkı yoktur.
Yoksulluk ihtimali bir insana başka bir insanı öldürme hakkı vermez.
Zorunlu ihtiyaçların yaygınlaşması temel ihtiyaçların paylaşılmasını da gerektirebilir.
İnsanın sosyal yapının toplumda hayat bulması için, borç verilen değerlere artı değer alma hakkı yoktur.
Toplumsal sözleşme ile aynı alanda (coğrafyada) yaşamını sürdüren insan, başkalarının özgürlük ve hak sınırlarını aşmadan, fiziksel ortamın herhangi bir yerinde yer değiştirme, göç etme, oturma, toprağı kullanma, üretme ve paylaşma hakkına sahiptir.
Her insan, başka bir toplumsal sözleşme ile yaşam alanının sorumluluğunu üstlenmiş insanların coğrafyasına, haber vererek girme ve çıkma hakkına sahiptir.
Her insan her coğrafyada gezme, inceleme, gözlemde bulunma, bilgi biriktirme ve bu bilgileri insanlarla paylaşma hakkına sahiptir.
Her insan tüm evrenin imkân ve mekânlarını tanıma ve yararlanma hakkına sahiptir.
Her insan, hak mücadelesi ve zulümle mücadele hakkına, adaleti uygulayan toplumlara sığınma ve o toplumların imkânlarından yararlanma hakkına sahiptir.
Suçu mahkeme kararıyla sabitleşmiş insan, cezasının süresi bitene kadar, toplumların sahip olduğu özgürlük haklarından yararlanamaz.
Her insanın doğal olarak bir kültür ortamında doğması ve bir ırka ait olması ve bu kültür ve ırkın uyruğunda olması hakkıdır. Bu hakkı doğal olduğu için dokunulmazdır.
Her insan uyrukluğunu usul olarak değiştirme hakkına sahiptir.
Esas olarak (genetik olarak) değiştiremez.