Her yenilik ve başlangıç ümitlerin, ilerlemenin ve gelişimin bir müjdecisi gibi gelir bana. Yeni yazı ortamımızın verimli ve yararlı olmasını dileyerek başlamak istiyorum yazmaya. Konu, sayfa ve başkaca sınırlamaların olmayışı sınırsız bir ufuk açarken, öte yandan ne yazsam acaba diye de düşündürmüyor değil.
Dünyanın 2019 yılının Aralık ayından beri en önemli gündem konusu Covid-19 oldu. Ufacık bir virüs bütün yaşantımızı temelinden değiştirdi. Bu süreçte birçok eski alışkanlığımızı yenileriyle değiştirdik. Gerçi bazılarının çok iyi olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Dünya tarihinde, önemli değişimlerin temelinde insan sağlığını ciddi derecede etkileyen bazı olayların olduğunu biliyoruz. Günlük yaşama dair alışkanlıklarımız gibi beslenme, temizlik, çalışma, seyahat alışkanlıklarımız da temelinden değişmeye başladı. Eğitim ve kongreler de bu değişimden nasibini aldı şüphesiz.
Hepimizin hep daha iyi, daha barışçıl ve daha paylaşımcı bir düzen arzusu var muhtemelen. Dünyayı algılama ve şekillendirme tavrımızın derinlerinde çok değişik psikolojik, sosyolojik ve felsefi nedenler bulunabilir. Dünyayı algılama ve değerlendirme biçimimiz, günlük yaşamdan bilimin en son geldiği ve de gideceği ütopik noktaya kadar her şeyi etkiler. Bu etkileme bazen çok öznel olabileceği gibi bazen de çok nesnel olabilir. Yaşadığımız dünyayı ve bütün evreni algılayışımız, olaylar ve oluşlar hakkındaki bütün değerlendirme süreçlerimiz neye, nasıl değer verdiğimizle yakından ilgilidir.
Yazıma Ioanna Kuçuradi, yani felsefenin kraliçesinden alıntı yaparak devam etmek istiyorum.
“Değer biçme; değerlendirilen şeyin kendi değerini değil de geçerli ilkeler, normlar, standartlar, modalar, ölçüler bakımından onu nitelendirmek, bir şeyi ezbere değerlendirmektir. Değerlendirilenin kendisi hesaba katılmadan yapılan değerlendirmedir. Nitelendirilen kendisine değil, nedensel görüşüne veya bu kozal görüşüne verilen addır. Değer atfetme; bu değerlendirmede kendisine değer atfedilen şey, değer affedenle olan özel ve dolaylı ilişkisi yüzünden değerli görülmektedir. Örneğin, ucuza kapatmak için sanat eserinin gerçek değerini göstermemek.”
Günlük hayatımızda başka insanların bize bir değer biçtiklerine tanık olur, bazen mutlu olurken bazen de kızarız. Aslında bize biçilen değer, tamamen kişinin kendisi ile ilgilidir. Yine varoluşçu psikolojiye bir vurgu yapayım: Fromm, bu duruma “komformizm” diyor. Eğer acı çekmek istemez, başkalarının ne dediklerine çok önem verirsek bu “değer biçme” noktasında özgürlük ve özgünlüğümüzü kaybederek sürü içinde kaybolabiliriz. “Değer atfetme” de yine atfeden ile ilişkilidir. Bana annemin hediye ettiği plastik kolye bana göre Kaşıkçı Elması kadar değerli olabilir. Çünkü ben ona özel bir değer yükledim. Bu değerlendirmeler ne yazık ki her gün maruz bırakıldığımız ve bizim de çok etkilendiğimiz değerlendirmelerdir. Bir bakıma “El gün ne der” anlayışının felsefi çözümlemesidir yukarıda söz ettiklerim.
Doğru değerlendirme ise bilgi temelli değerlendirmelerdir. İşte bu Covid-19 pandemisi sürecinde, insanlarda bilimsel değerlendirme ve bilimin değeri kavramlarının yeniden anlamlandırıldığını düşünüyorum. Bakış açılarımızı öznelden nesnel ve evrensel olana doğru yönlendirmiş olmak şüphe yok ki her manada değerli olacaktır. Dünyadaki veba salgını gibi ve çocuk felci gibi felaketler bugünü değişik şekilde etkilemiştir. Bu pandeminin geleceğimizde önemli değişikliklere neden olacağı katidir. Ancak bunun nasıl olacağını hep birlikte, yaşayarak göreceğiz. Kişisel görüşümü ilerideki yazılardan birinin konusu olarak saklıyorum izninizle ve “Akademik Akıl” başlangıcı için çok heyecanlı olduğumu ifade etmek istiyorum. Bundan sonraki yazılarımda da sizlerle tıp, psikoloji, hukuk konularında naçizane paylaşımlar yapmaya devam edeceğim.
Bir rubai paylaşarak bu yazıyı da sonlandıralım; ilkin sonu olarak. Yeni yazma ortamımızın hayırlara ve güzelliklere vesile olması dileklerimle saygılar sunarım.
HEMDERT OLALIM
(Mef’ûlü / mefâ’îlü / mefâ’îlü / feûlün)
— — . / . — — . / .— — . / . — —
Ey Sevgili bir lâhza bırak nâzı, gurûru.
Aşkında bulur sâdece kalbim bu sürûru.
Terk etti hayâlin beni, hicrâna sarıldım,
Hemdert olalım bir kere affet bu kusûru.
Dâi Dilek
1 yorum
Ne mutlu yazılarınızı okumak:)