Tüm okurlara merhaba diyerek başlamak isterim.
Malum tüm dünya ile birlikte, ülkemiz ve mesleğimiz de Covid-19 nedeniyle zor bir süreçten geçmekte ve dolayısı ile bu durum rutin yaşantımızı büyük ölçüde değiştirmektedir. 12 Mart 2020 tarihinden itibaren tüm dünyada “pandemi” ilanı ile birlikte (pandemiler veya pandemik hastalıklar, bir kıta, hatta tüm dünya yüzeyi gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara (epidemi) verilen genel addır. Etimolojisine bakacak olursak pandemi, eski Yunanca’dan tüm anlamına gelen “pan” ile insanlar anlamına gelen “demos”dan türetilmiştir –Wikipedia) günlük yaşantımızda yaptığımız sıradan işler, kurallar çerçevesinde yapılması gereken hatta sınırlandırılan işler haline dönüştü.
Günlük yaşantımızdaki sıradan işlere örnek verecek olursak; markete gidip bir ekmek almak artık 18 yaş altı ve 65 yaş üstü insanlarımız için belli dönemlerde yasaklanmış iken, diğer bireyler için risk teşkil eden bir faaliyet haline dönüşmüştür. Marketten ekmek almaya aday kişiler için prosedürü inceleyecek olursak; saat kaç (markette yoğunluk yaşanan saat diliminde miyiz?), apartmanda oturuyorsak merdiven veya asansör kullanacak mıyız (biriyle karşılaşır ve sosyal mesafeyi koruyamayacak kadar yakınlaşabilir miyiz?), kapıları, merdiven başlarını tutmamız gerekecek mi (eldiven mi takalım, mendille mi tutalım?), nasıl bir maske takalım (tek seferlik, bez, siperlikli, N95), marketin içerisine girebilecek miyim (kalabalık ise sayı ile alım yapılıyor), ekmek açık mı, poşette mi olmalı (poşetleme el değmeden mi oldu?), market sırasında sosyal mesafeye dikkat ediliyor mu (durulacak yerler belirlenmiş olmasına rağmen uymayan çok kişi var), ödemeyi nakit mi yapsam (paraya el sürmeli miyim?) yoksa kartla mı yapsam (temassız olabiliyor mu, tuşlara dokunsam mı?), marketten çıkarken dezenfektan sıkmam gerek (markette var mı, yanıma almış mıydım?), dönüş için gene aynı tedbirleri almalıyım, eve gelince hiçbir yere dokunmadan elimi yüzümü yıkamalıyım, üstümü değiştirmeliyim, açık ekmek aldıysam onu nasıl dezenfekte edeceğim (fırına yüksek ısıya sokmak) gibi.
Ekmek alma aşamalarını bile yazarken yoruldum, okurken tahminimce sizi de yoracaktır.
Gelelim diş hekimliği uygulamalarına…
Kimin aklına gelirdi ki hiç önemsemediğin “hava ve su spreyinin” günün birinde (Covid-19’lu günlerde) kıymete bineceğini. Hava ve su spreyleri, aerosol (aerosol, bir katının veya bir sıvının gaz ortamı içerisinde dağılmasıdır. Duman, sis ve spreyler örnek olarak gösterilebilir. 10 mikrondan daha küçük çaplı sıvı veya katı parçacıklardan oluşan çok fazlı sistem-Wikipedia) meydana getirdiği için bulaş riskini arttırmaktadır. Bu nedenle önlem alınmamış kliniklerde rutin olarak kullanılması tavsiye edilmemektedir. Geçenlerde, aerosol işlem yapmayacağım nasıl olsa diyerek normal klinik şartlarında başladığım implantüstü, protez hastamın prova aşamasındayken vida deliğinin üstüne geçici dolgu malzemesinin ufak bir parçasının gelmesi ve vida deliğinin derinde olması nedeniyle sond veya preselle ulaşamamamın ardından elim hemen hava ve su spreyine gitti ama nafile… Aerosol kliniğinde olmadığım için, normalde belki de bir saniye sürecek bir “fıs” için provam eziyete dönüştü.
Gene de çok şükür normalleşme dönemine girmiş bulunuyoruz, tam eskisi gibi olmasa da rutin yaşantımızı idame ettirmeye çalışıyoruz. İnşallah ilerleyen dönemlerde daha güzel haberlerle, daha güzel deneyimleri paylaşmak üzere, şimdilik sevgi ve sağlıkla kalın.