Çocukluğumdan beri aldığım eğitim gereği hep hayalini kurduğum, tasarladığım ve projelendirdiğim, özellikle sohbet, konferans, radyo ve televizyon programlarında sık sık bahsettiğim, makale ve kitaplarımda yer verdiğim, bütün Müslüman ülkelerin katkıları ile modern bilim vizyonlu bir “Uluslararası İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi” kurulması fikrimi, fırsatını bulduğum her ortamda gündeme getiriyordum.
Bu bağlamda, 12 Ağustos 2017 günü, İstanbul Altunizade’de İslam Araştırmaları Merkezi’nde Sayın Murat Altıparmak’ın refakatiyle, 29 Mayıs Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı ve Diyanet İşleri eski Başkanı Sayın Dr. Tayyar Altıkulaç beyefendi ile bir toplantı gerçekleştirmiştik.
Toplantının ana konusu, yeni kurulan Uluslararası İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin stratejik yapısının ve müfredatının belirlenmesi idi.
Özellikle ana hedefinin, dini bilimlerin yanında daha fazla Kur’an bağlamlı, fizik, kimya, biyoloji, matematik, astronomi, genetik, tıp ve moleküler biyoloji gibi branşlarda lisans eğitiminden ziyade, master ve doktora eğitimi verebilecek enstitüler ve fakülteler kurmak, projeler oluşturmak, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunmak, insanlığın ve dolayısıyla İslam âleminin de refahı için bilim ve teknolojik icatlar yapmak olmasının gerekliliği üzerinde durarak, temel kaynaklardan referans göstermek suretiyle, bunun ne kadar ehemmiyetli ve hayati olduğunu dile getirmiş ve projelerimi anlatmıştım.
Tüm dünya için büyük bir adım sayılacağı inancında olduğumuz bu ya da kurulacak benzeri yeni bir üniversiteye, inançlarına bakılmadan uluslararası seviyede, sahasında en çok temayüz etmiş bilim insanlarını toplayarak tüm imkânların seferber edildiği bir bilim ve araştırma kuruluşunun ülkemiz için de bilim ve teknoloji ihracatı yapabileceği kanaati hâsıl olmuştu.
Bu hususta gerekli stratejik ve resmî adımların atılabilmesi için yol haritası belirlemiştik.
Tüm İslam ülkelerinin destek vermesi gerekli olan bu projenin hayata geçirilebilmesi için, resmî müracaatlar ve takip hususunda Sayın Altıkulaç’ın mihmandarlığı ve aynı zamanda kendisinin de öğrencisi olan emekli bürokrat Sayın Murat Altıparmak’ın sekreterya hizmeti vermesi üzerinde fikir birliğine varmıştık.
Yine bir vesile ile 2018 yılında davet edildiğim Din İşleri Yüksek Kurulundaki bir çalıştayda, bu ve benzeri hususlardaki bilimsel fikir ve projelerimi paylaşma fırsatı bulmuş ve üyelerin takdirine mazhar olmuştum.
Son olarak, 22 Şubat 2019 tarihinde, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesindeki bir resmî açılışta, günümüz Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Erbaş Beyefendiye yeniden gözden geçirilmesi gereken birçok bilimsel muhtevalı fetvalar, modern bilim realitelerini dikkate alarak yeni bir Kur’an-Kerim Tefsiri yazılması, Diyanet İşleri Başkanlığı ile TÜBİTAK arasında projelendirilecek ve modern bilime ışık tutacak ilmî araştırmaların desteklenmesi hakkında ve özellikle yıllardır hayalini kurduğum ve tasarladığım bu bahsi geçen “Uluslararası İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi” hususlarındaki görüş ve projelerimi ifade etmek ve kısmen de olsa kendisi ile tartışma fırsatı buldum. Sayın Başkan da çok olumlu bir yaklaşım sergileyerek, bazı konularda bazı müspet adımların atılacağını ifade etti. Daha sonra, yemekle devam eden esprili sohbetimiz beni çok mütehassıs ederek, haberleşmek ve irtibatı sürdürmek üzere fikir birliğine vardık.
Bu hususu da burada, hem şahadetinizle mesuliyetimi hafifletmek hem de tarihe not düşmek adına sizinle paylaşmak istedim.
Bu arada, hekimliğe ve meslektaşlarımıza ihanet ve düşmanlık besleyenler için, “Başlarına Doktor Kadar Taş Düşsün!” diye beddua etmiyorum. Lakin “Allah müstahaklarını versin!” diyerek Yaradan’a havale ediyor ve bu hissiyatla tüm hekimlerin 14 Mart Tıp Bayramları’nı tebrikle, insanca ve edepli hastalarla muhatap olmalarını ve şifa dağıtmalarını temenni ediyorum.
Biliyorum, hepinizin gözü rubai arıyor. İşte rubaimiz (İsmail Hakkı Aydın, Rubâiyyât-ı Bircis, Girdap Kitap, İstanbul, 2018).
İNSAN
— — • / • — — • / • — — • / • —
(Mef’ûlü, Mefâîlü, Mefâîlü, Feûl)
İnsan… Bu yolun yolcusu, ömrünce gider,
Yıllar yılı mahkûm, ya da gönlünce gider,
Her şey kayıt altında, deliller yazılı,
Hak menzile memnun, ya da üzgünce gider.
İsmail Hakkı Aydın