Zürih Üniversitesi’nde yapılan ve 12 Ekim 2005 tarihinde online olarak yayınlanan bir araştırmaya göre (Proc. Natl. Acad. Sci. USA, 10.1073/ pnas. 0505414102), her gece derin bir uykuya dalmanın oranı kısmen de olsa kişinin genlerine bağlıdır. NewScientist’in haberinde (15.10.2005, sayfa 14), bu araştırmanın, farklı derin uyku paterni ve ilgili kişinin genlerindeki varyasyon arasında direkt ilişkiyi gösteren ilk araştırma olduğu vurgulanmaktadır.
Aslında “uyku geni” olarak adlandırılan gen, adenosine deaminase (ADA) adlı enzimi kodlayan genin bir varyantıdır. Toplumun %10 kadarında bu varyant bulunmaktadır. Kişi uyanıkken, enerji yüklü moleküllerin (adenosine triphosphate, ATP; adenosine monophosphate, AMP) yıkılımı sonucu beyinde adenozin oluşur. Buna karşılık kişi uyurken, ADA tarafından adenozin tedrici olarak temizlenir. ADA geninin uyuma varyantına sahip olan kişiler enzimin daha az etkili versiyonunu yaparlar ve adenozin geceleyin beyinde daha uzun süre kalır ki kişilerin daha derin uykuda olmalarının nedeni bu olabilir. Bazen adenozinin uykunun düzenlenmesinde rol oynadığından kuşkulanılmaktadır. Çünkü beyinde, kafein bunun reseptöre bağlanmasını durdurur. Eğer adenozin kendi reseptörüne bağlanamazsa, kişinin uykusu biter.
Uyku genine sahip olan kişilerde adenozinin temizlenmesi %50 daha uzun sürmektedir. Ayrıca derin uyku ile immün sistem arasında muhtemelen ilişki vardır, zira ADA genindeki defektler immün sistemin de bozulmasına neden olmaktadır.
Yukarıda belirtilen yayınlardan öğreniyoruz ki şimdi artık ADA ve adenozinin uyku kalitemizi etkilediğini biliyoruz ki böylece uykusuzluğun tedavisinde de yeni ve daha etkin yaklaşımların ortaya çıkmasını bekleyebiliriz.
Yeni bir konuda yeniden buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.