Birçok tıp fakültesi Eylül’ün ilk haftasında eğitim yılını açtı. Bir yandan tıp fakültelerine kayıt yaptıran birinci sınıf öğrencileri, öte taraftan, dinlenmiş, enerji toplamış diğer sınıfların öğrencileri, stajerler, intörnler fakülte amfilerini, amfi fuayelerini, laboratuvarları, hastane koridorlarını, kantinleri ve poliklinikleri dolduruverdiler. Uyuyan bir dev gibi yatan tıp fakültelerini uyandırmak için çabaladılar. Devin kollarında, bacaklarında, sırtında, göğsünde doktor adayları cıvıl cıvıl, renk renk dolaştılar ve ayağa kaldırdılar miskin devi. Fakülte fakülteye benzedi yeniden, gönendik.
Türkiye’nin en akıllı ve çalışkan çocukları en çok tıp fakültelerini tercih etti. Onları ayakta alkışlamak lazım. Çünkü onlar çok zor bir eğitim sürecini göze alacak cesareti; insana yardım etmenin en büyük zenginlik olduğu bilinciyle hareket ederek erdemli olma örneğini gösterdiler.
Türkiye çok dinamik bir ülke. Demografik geçiş süreci içinde nüfusun yaş grupları dağılımı değişiyor, gelişmiş ülkelerle olan açığını kapatmak için yükseköğretime yüklenmek durumunda kalınıyor. İnsanlar yalnızca piyasanın eğitilmiş iş gücü talebini karşılamak için değil, toplumda daha zengin kültürel birikimle yer almak, saygınlık kazanmak gibi beklentilerle de yüksek öğrenim yapmak için de fakültelere geliyorlar.
Tıp eğitimi verenlerin temel amacı ise tüm toplumun sağlık düzeyini yükseltecek hekimler yetiştirmektir. Bu amaç için tıp fakülteleri kendi eğitimlerini yeniden gözden geçirmiş, dünyadaki tıp eğitimi değişimine ayak uydurmaya ve çağdaş düzeyi yakalamak için modern tıp eğitimi kapsamında değişiklikler yapmıştır. Türkiye’de tıp eğitiminin bir anabilim dalı disiplini çerçevesinde değerlendirilmesi ve hem temel tıp, hem uzmanlık eğitiminin çağdaş ölçülere uygun hale getirilmesi çabaları halen sürmektedir.
Tıp eğitimi zor bir süreçtir. Üstelik tıp bilimi çok hızlı ilerlemekte, teknoloji tıp bilimi için giderek daha da artan boyutta kullanılmaktadır. Dahası tıp eğitimi pahalıdır. Öğrencilerin bilgi yükü altında ezilmesi, tıp eğitimi ile toplumsal sağlık sorunları arasındaki ilişkinin bozulması, sağlık hizmetinin maliyetinin giderek artması sonucu tıp biliminin olanaklarından insanların eşit olarak yararlanmaması gibi sorunlar mevcuttur. Toplumun öncelikli sağlık sorunları konusunda bilgi sahibi, topluma yabancılaşmamış, entellektüel düzeyi yüksek, sanatı ve felsefeyi seven hekimler yetiştirmemiz şarttır.
Bütün bu sorular kavradığımızda önümüze çıkan en önemli bulgu tıp fakültelerimizin her birinin “Amaç ve Öğrenim Hedeflerini” saptamasının öncelikli olduğudur. Bundan sonra tüm fakülteler öğrencisi, öğretim üyesi, araştırma görevlisi ve çalışanı ile biraraya gelmeli ve stratejik amaç ve hedeflerini belirlemelidir. Yıllar itibarı ile bu planlamanın dağılımının yapılması ve performans ölçütlerinin çıktılar esasında saptanması doğru yaklaşım olacaktır. Yani işimiz zordur. Ama tıp fakülteleri çok seçilmiş öğrencilere iyi eğitim verme sorumluluğundadır. Bu herkes tarafından kavranmıştır.
Her yıl okulların açıldığı bugünlerde uyuyan devi uyandırmaya çalışan kımıl kımıl, renk renk, cıvıl cıvıl öğrencilerimizi görünce içim umutla doluyor. Türkiye ve geleceğimiz konusunda hiçbir karamsarlığa yer kalmıyor. Biliyorum, bugün de, gelecekte de tıp mesleğini seçen bu akıllı ve idealist gençlerimiz ülkemize ve ulusumuza her zaman sahip çıkacaktır. Tüm öğrencilerimize ve öğretim üyelerimize mutlu, sağlıklı, başarılı bir eğitim yılı diliyorum.