Yıllardır ben de bir alışkanlıktır oldu. Ben yaz tatillerinde bir türlü yazamıyorum. Bu yaz da öyle oldu. Nihayet eylül geldi de bu yılki tatilimizi bitirdik. Aslında emekliye her gün tatil deniyorsa da gerçek tatil çoğunlukla temmuz, ağustos aylarında oluyor. Eylülde okullar açılacak, kayıtlar, kitap defter, çocuklara formalar alınacak, uygun servisler ayarlanacak. Okumak için üniversiteye gidenleri, yurt, ev, günlük gidiş geliş maliyetleri, yarı zamanlı da olsa, iş bulma çabaları vb. Ailede, çocuklar olmasa da, okula gidecek torunlar var.
İşte bu yüzden tatil beldeleri eylül gelince gün gün boşalıyor. Temmuz ve Ağustosta şimdiye kadar hiç görülmeyen aşırı sıcakları yaşadık. Her gün dört yüz küsur yerde orman yangını çıkar mı, maalesef çıktı. Canım ormanlarımız yandı. Kimileri sabotaj dedi, kimileri anız yakma, mangal yakma dedi, kimileri ormana bırakılan cam şişelerini suçlu buldu. Kısmen de olsa, hepsinde de doğruluk payları vardı. Kimileri Elon Musk’un uydularından gönderilen Lazer ışınlarını suçladı.
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde irili ufaklı göllerimiz, nehirler, derelerin bir kısmı, içindeki balıklarla birlikte aşırı sıcaklığa kurban giderek kurudular.
Küresel ısınma, önceleri çoğumuza ütopik bile geliyor ve ‘hadi canım sende’ deniliyordu. ‘Anakaraların orta yerleri çölleşecek’ deniliyordu da çokları inanmıyordu.
Atmosfere en fazla karbon salınımında bulunan iki ülke ABD ve Çin, Kyoto çevre anlaşmalarına imza atmadıklarında, varsın imzalamasınlar deniliyordu. Dünyamıza gelen güneş ışınları yansıtılamadıklarında, bunlar olacak ve maalesef yaşanacak denilenler, istesek te, istemesek te olmaya başladı.
Kendisini hala çok güçlü sanan Rusya, Ukrayna’ya saldırmakla asrın hatasına bulaştığını geç de olsa anlamaya başladı. 21. Asırdayız, bu işler, Macaristan ve Çekoslovakya’ya saldırmaya benzemiyor. Afganistan’dan da ders alınmamışlar gibi. Batıdan aldığı modern silahlarla donatılan Ukrayna ordusu, savunma durumundan, Rusya içlerine doğru ilerlemeye başladı. Amerikalılarda para çok. Kongreden Ukrayna’ya yardım için, milyarlarca dolarlık yardımı geçirirince. Amerikan özel sektörü silah üreticilerinden aldıkları modern silahları savaş bölgesine Amerikan yardımları olarak, Polonya ve Yunanistan üzerinden göndermeye başladılar. Parasını peşinen ödediğimiz halde, bize vermekte nazlandıkları F 16 uçaklarını bile Ukraynalılara göndermekte tereddüt etmediler. Tıpkı İngilizlerin, birinci dünya savaşı öncesinde, Osmanlı’nın parasını peşin ödediği savaş gemilerini vermedikleri gibi. Tarih yıllar geçtikçe, tekrarlayıp duruyor. .
Geçtiğimiz yıl yaşadığımız deprem felaketinin yaralarını sarmakla uğraşırken ne olduysa oldu, Gazze’de Hamas liderliğindeki Filistinliler, İsrail içlerine saldırıp binlerce yahudiyi esir alınca, Uyanan İsrail, güçlü ordusuyla topyekün Kuzey Gazze ve Batı Şeria’yı bombalamaya başladı. Binaları, altyapıları, hastane ve okul demeden her tarafı yerle bir etti. Şimdiye kadar bombardımanlarda kaybedilen masum Filistinlilerin sayısı kırk binleri çoktan geçmiş durumda.
Kaybedeni hepten belli olan bu kirli savaşı başlatan HAMAS liderlerinin, başlarına bir yerlerden taşlar mı düştü, yoksa önceden birilerinin ceplerine çil çil yahudi dolarları mı pompalandı, işte orası pek bilinmiyor.
Mursi ve müslüman kardeşler döneminde Mısır’la aramız gayet iyiyken, General Sisi iktidara geçince onlarla da aramız birden bozuluvermişti. Ne de olsa ahide vefa vardı ve her ne akla hikmetse, biz devrik Mursi’nin yanındaydık! Doğu Akdeniz petrol sahalarında Mısır, İsrail ve Yunanistan aralarında anlaşmalar imzalayınca, başta dış işlerimiz olmak üzere, birden gaflet uykusundan uyanıverdik.
Dış politikada, dostum Beşşar Esad, birden katil Esed olunca, Suriye ile de aramız açılmıştı Şimdi diplomatlar, Putin’in de desteğiyle, harıl harıl aramızı düzeltmeye çalışıyorlar. Bizde uzun süredir adetten oldu, önce sert çıkış, bir sure sonra tornistan ederek yumuşama. İsveç’in NATO üyeliği için de böyle olmadı mı. Önce, kesinlikle hayır denildi, bir sure sonra dışarıdan baskılar gelmeye başlayınca, hayır kararı evete döndürüldü. Ah şu oy kaygısı, sen nelere kadirsin.
Günlerdir ülkemizde yaşanan korkunç olay, sekiz yaşındaki Narin kızımızın öldürülmesi gündemde. Tüm Türkiye bunu konuşuyor da, cinayeti görenler bilenler, çocuğun ailesi ve en yakınları, annesi, babası ve amcası konuşmuyor. Aslında ayan beyan her şey apaçık belli de, hala toplumdan bir şeyler saklanılmaya çalışıyor. Etraftaki pislik ve tozları, halının altına süpürmeye çalışıyorlar gibi. Bahtsız çocuk, eve gelir gelmez yaramazlık yaptıda mı öldürüldü, görmemesi gereken çarpık ilişkileri mi gördü, çocuk katili amcanın o sırada evde ne işi vardı?
Memleket Teksas olmuş da, neden olmuş, kim bu hale getirmiş, bir bilen yok. Ekmeği bir lira ucuza satıyorlar diye dahi cinayet işleniyor. Bir lira için cinayet. Günde kaç ekmek satarsın, kaç lira kazanırsın, niye sen de ucuzlatmıyorsun. Vatandaşa hayrın da olurdu. Hiç yoktan katil oldun. Kadın cinayetleri mi, o maalesef hız kesmeden devam ediyor. Ülkede tuzu kuru olanlar hariç, herkes eksite olmuş, herkes sinirli, emeklisi, dar gelirlisi, esnafı, çiftçisi, üniversiteyi kazananı, kazanamayanı, kiracısı, av sahibi, işten çıkarılanı, işsizi, sendikalısı, sendikasızı, trafikte sıkışanı, yerlisi, mültecisi.
Mezuniyet törenlerinde genç teğmenlerin, aşka gelip Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye kılıç çekmeleri bile suç sayıldıktan sonra, varın gerisini siz hesap edin. Sekiz gün sonra olsa da, hesap yapıldığı açıkça görülüyor. Artık bu mesaj kime veriliyor diye sorup durmayın. Kime olacak, seçmene, seçmene. Diyanet İşleri başkanı Ayasofya’da hutbeye kılıçla çıkıyor, ona, bu kılıç kime diye soran olmuyor. Milli maçta bile ayni sloganlar atılıyor, şimdi ona ne diyeceksiniz. Milletin ağzı çuval değil ki büzesiniz.
3 yorum
Hoş geldiniz Haldun Hocam. Özlemiştik sizi. Yine kaleminize ,yüreğinize sağlık çok güzel yazmış ve çok önemli konuları işlemişsiniz; özellikle de teğmenlerin kılıç çekip ,” Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demeleri. Ne deselerdi ABD’ nin ya da Fetö’nün askerleriyiz mi deselerdi !… Allah hayırlısını versin, ne diyelim…
Selam ve saygılarımla …
Hoş geLdiniz hocam
Yaz tatili sonrası Türkiye ve dünya gündemini çok güzel özetlemişsin sevgili Haldun kardeşim. Kalemine sağlık.