Değerli meslektaşlarım, zorlu bir yılı daha geride bırakmanın buruk duygularını yaşıyoruz. İki binli yıllara giriyoruz, girildi derken, ilk 5 yıl göz açıp kapadık geçti gitti bile. Bir kısmımız araştırma yaptı, makale, kitap yazdı, bir kısmımız şikayet dilekçesi. Bu yıl da pek çok genç meslektaş aramıza katıldı, bir kısmımız yeni uzman oldu, aramızdan ayrılanlara üzüldük, evlenene, çocuğu olana sevindik. Bazılarımız unvan, bir kısmımız yeni ev ve araba aldıkları için sevindiler.
Bu yıl sağlıkta en önemli gelişme, SSK hastanelerinin, Sağlık Bakanlığı’na gelin gitmesi idi. Cesur ve doğru alınmış karar ve uygulama nedeniyle Sağlık Bakanlığı yetkililerini yürekten kutluyorum. Umarız ikinci büyük gelişme, sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesi olur.
Sağlık Bakanlığı, bu yıl kendi hastanelerinde başlattığı performans uygulamasını tüm üniversite hastanelerine yayamadığı gibi başarılı da olamadı. Bu yıl Doğu’ya yine yeterince doktor gönderilemezken, özellikle doğudaki tıp fakültelerinden, batıdaki hastanelere şef ve şef yardımcısı atanarak, geldikleri yerlerdeki öğretim üyesi sıkıntısı biraz daha arttırılmış oldu. Kanun iptal olsa da bir kez atananlar atanmış oldular. Eğitim hastanelerinde ise yıllardır şeflik bekleyen doçentlerin ümitleri yine başka baharlara kaldı. Bu işlerde haksızlık oldu, yanlışlık oldu, kanuna uyulmadı diyenlerin başvuruları hukuksal platformlara taşındı.
Bu yıl hastane başhekimlerine tam gün çalışma koşulu getirildi. Bu nedenle, pek çok deneyimli başhekim görevlerinden ayrılmak zorunda kaldı. Sağlık sistemimize ne gibi olumlu katkıları olup olmadığını, ileride yetkililer umarım bize de açıklarlar.
Bu yıl ülkemizde yine pek çok kongre, toplantı, sempozyum yapıldı. Meslektaşlarımız bir kısmında toplantılara bir kısmında ise havuz ve denize girdiler.
Avrupa Birliği’ne girmeye hazırlanan ülkemizde, meslektaşlarımızın Avrupa Board’ına uygun hale gelmesi için değişik platform ve derneklerce başlatılan çalışmalar olanca hızıyla devam ediyor.
Sağlık dışında, edebiyat alanında en önemli gelişme bence Turgut Özakman ustanın büyük bir ustalıkla yazarak bizlere kazandırdığı ‘Şu Çılgın Türkler’ kitabı idi. İki yüzün üzerinde baskı yapan kitabı hepimiz bir solukta okuduk, şimdi yakınlarımıza okutuyoruz.
Kitapta da anlatıldığı gibi aslında hepimiz, biraz değil, çok çılgınız. Çanakkale’de binlerce şehit verdiğimiz düşmanı, bir imza ile ülkeye sokanda, 3 yıl sonra denize dökende biziz. Sıkışınca içimizden yüzyılın en büyük asker ve devlet adamı Atatürk’ü çıkaran da biziz. Kırk küsur sene dünya kupası finallerine gidemeyiz. Katılınca dünya üçüncüsü olanda yine bizleriz. Üç kuruş için birbirimizi boğazlayan da yangında, depremde zor durumda kalanlara en çok yardım edende bizleriz. En büyük holdingleri kuran, NASA’da çalışma başarısını gösteren de, Avrupalının tuvaletini temizleyen de yine bizlerden.
Çılgınız, işte o kadar. 2006’nın yüce milletimize, meslektaşlarımıza, sağlık mutluluk ve başarılar getirmesini, vazgeçemediğimiz çılgınlıkların, hayatımızı renklendirmesini ve olumlu katkıları olmasını dilerim.
Saygılarımla.