Şu yeni koronavirüs geldi geleli bana da bir şeyler oldu. Bir de baktım, yazı yazmayı bırakıvermişim. Dün son yazımın tarihine baktım. 9 mart 2020 olarak görünüyor. Arada bir Medimagazin’e bakıyorum. Orada sadece İsmail Hakkı Bey’in son yazısı görünüyor. Aylardır tek bir yeni köşe yazısı yazanımız yok. Tembellik böyle bir şey işte. Eliniz hiçbir şeye gitmiyor.
Derken malumunuz, altmış beş yaş üstü ev hapsimiz başladı. Dışarıdayken sadece bahçede ya da site içinde geziniyoruz.
Ben maskemi, “Artık bir daha takmam.” diyerek bundan tam dört sene önce, emekli olduğumda bırakmıştım. Büyük söz söylememek lazımmış. Taktırırlar kardeşim, taktırırlar! Evde birkaç tane eski günlerden kalma hiç kullanılmamış maskeler vardı. Onları bulup çıkardım. Evin girişine koydum.
İnsanlar, olaya hemen adapte olmuşlar. Siteden birileri “Ben ekmek ısmarlayacağım isteyen katılsın.” diye gruba yazmış. Güvenlikten gidip alıyorsunuz. Aslında yolun hemen karşısında fırın var. Gidip oradan sıcak sıcak alabilirim de, kurallara uymak böyle bir şey işte, gidip de alamıyorsunuz. Birkaç gün buzlukta duran yiyecekler ve erzaklarla idare ettikten sonra kafama dank etti. Eve ekmek dışında gazete ve taze yiyecek, meyve-sebze gibi besinler de almamız lazım.
Mecbur kalınca biz de çağı yakaladık arkadaşlar. Alışverişlerimizi internet üzerinden yapmaya başladık. Aniden herkes yüklenince orada da yığılmalar başlamış; ancak üç beş gün sonrasına randevu veriyorlar. Torbalarla getirdiklerinde de, sanki cüzzamlıymışız gibi, kapının dışına bırakıp kaçıyorlar. Kuryelerin işleri başlarından aşkın.
Oğlumuzun çalıştığı hastanede de Covid-19 hastaları tedavi gördüğünden dolayı korkudan randevulu tedavilerimize bile gidemez olduk. Arada bir çocuklar geldiğinde kapıdan konuşuyoruz sadece. Girişe masa ve sandalyeler koydum; onlar dışarıda, biz camlı bölmenin içinde oluyoruz. Maskelerimizi takıp konuşuyoruz.
Çok mecbur kalmadıkça eve usta çağırmıyoruz. Artık elimizde gazete veya kitap oturuyoruz ya da TV karşısındayız. Bilim Kurulu üyelerini izliyoruz. En çok da sayın bakanın konuşmalarını. Yemek programlarında neler öğreniyoruz bir bilseniz. Sarımsak soğan nasıl doğranırmış, çorba nasıl yapılırmış. Yemeğe kattıkları her şeyi almaya kalsanız, onları koyacak yer bulmanız lazım. Yeriniz müsaitse artık lokanta bile açarsınız. Hoş onlar bile aylarca kapalı kaldılar.
Sayın sağlık bakanının takipçi sayısı ise tüm siyasileri sollamış durumda. Doğruları söyledikten sonra, izleyeninin çok olmasına şaşırmamak lazım.
Şehir hastaneleri hakkında bugüne kadar çok konuşuldu, çok yazıldı. Ben de bir iki yazı yazmıştım. Salgın patlak verince hem onlar hem de onların yüzünden kapatılan cillop gibi hastanelerimiz bile kullanılmaya başlandı. Karantina için gece yarılarında öğrenciler yurtlarından dışarı atıldı, karantinaya alınacaklar yurtlara yerleştirildi. Karantinada kalanları on dört gün yatırdık, paşalar gibi yedirdik, içirdik, besledik ama hala bir kısmını memnun edemedik. Kırıp döküp ortalığı batırdıktan sonra çekip gittiler.
Karar verdik, bir çırpıda yeni hastaneler yaptık. İyi haber ise bundan sonra şehir hastanelerinin yapımına devletimizin el atması. Peki gücümüz vardı da, şehir hastaneleri dümeniyle bile bile kendimizi niye kazıklattık?
Şu ufacık virüsün yaptıklarına bakın, hepimizi hizaya soktu. Aramızda hala anlamayanlar var. Onlar ille de hastalanınca anlayacaklar grubunda olanlar. Düğün dernek, hacı karşılama, askere gönderme törenleri azaldı. Tüm bunlar olurken üstüne depremler ve sel baskınlarında canlarımızı yitirdik. Bir hortumumuz eksikti. Sonunda ülkemizde hortum da görüldü. Sırada köpek balığı, timsah saldırıları, hatta tsunami ve yanardağ patlamaları olmasa bari. 2020 yılını felaketler yılı olarak adlandıranlar çok da haksız değiller.
Salgında kaybettiklerimiz hep 100’ün altında kaldı, hatta son zamanlarda yirmilere kadar inmiş durumda. Bu iyi bir haber elbette. İş yerleri giderek açılıyor. İşsiz kalanların en azından bir kısmı işlerine dönebiliyorlar. Artık sokağa çıkabiliyoruz. Seyahat kısıtlamaları gevşemiş durumda. Ancak yine de tedbiri elden bırakmamak lazım.
Benim sevgili vatandaşım; maskeni tak, ellerini devamlı yıka ve sosyal mesafeni koru! Hepsinden önemlisi de hasta olma, hastalığı sevdiklerine bulaştırma.