Farklı düşünmek insanoğlunun doğasında var. Siyaset sahnesindeki partiler de bu farklılığın birer yansıması. Her siyasi parti başlangıçta toplumun karşısına hakkın-hakikatin temsilcisi olduğu söylemiyle çıkar. Toplum da bu değerleri yaşatsın diye partilere oy verir. Ancak başlangıç noktasındaki duruş ve samimiyet zamanla kaybolabilir ve siyasi hareketler, olmaları gereken çizgilerinden uzaklaşabilir. Bu, insanoğlunun kaderinin cilvelerindendir. 2024 Yerel Seçim sonuçları da Türkiye’de iktidar partisinin böyle bir süreci yaşadığını resmetmektedir.
Partilerin bulunduğu çizgilerden uzaklaşması değişik sebeplerle olabilir. Hayat felsefelerindeki değişikler, yol arkadaşlarını doğru seç-e-memeleri, öngörülerindeki yanlışlıklar, zamanın geçmesiyle oluşan rehavet bu sebepler arasında anılabilir. Türkiye’de iktidar partisinin böyle bir sonuç yaşamasının ardında da yukarıda sayılan nedenlerin herhalde her birinin etkisi bulunuyor. Zira liyakat ve istişare gibi önemli değerlerin zayıflatıldığı yönetim biçimlerinin halk desteğini kaybetmesi anormal bir durum değildir.
Söylemlerine bakıldığında iktidar partisinin istişare ve liyakat gibi değerleri öncelediği düşünülebilir. Ancak söylemlerini hayata geçirmek için seçtiği yol arkadaşlarının tamamının bu kıvamda olmaması karşımıza hedefin gerçekleşmesinin önündeki en büyük engeller olarak çıkar. Yol arkadaşlarının seçiminde hata yapılması ise -farkında olarak ya da olmayarak- liyakat ilkesinden ziyade sadakat aldatmacasının benimsenmesinden kaynaklanır. Hâlbuki hak yolunun kadim mümessillerinin geliştirdiği “göreve talip olunmaz, görev verilir!” ilkesi işletilse bu tür manzaralar yaşanmaz. Bu durumda, menfaat elde etmeyi değil hakkı-hakikati yaşatmayı düstur edinmiş olanlar bulunmalı ve yola onlarla devam edilmeli ki emanete gereği gibi riayet edilmiş olsun.
Bu aşamada akıllara Hz. Muhammed’in, “إذا وسد الأمر إلى غير أهله فانتظر الساعة / görevler layık olmayanlara verildiği zaman toplumun kıyametini bekleyin!” hatırlatması gelir. Bu değerlendirmenin insan fıtratıyla ne kadar uyumlu olduğu dikkatlerden kaçmamaktadır. Diğer taraftan “bir kitle kendini değiştirmediği müddetçe Allah da onları değiştirmez” ilahi prensibi düşünüldüğünde, iktidarın yaşadığı sonucun kendi eseri olduğu da görülmektedir. Bu gerçeği fark etmek, kabullenmek ve bundan sonraki süreçte hatalardan arınarak yola devam etmek en isabetli adım olsa gerektir!
2 yorum
Yazının başlığı “İktidar Partisi Ve Yol Arkadaşları” ancak içerikte anlatılanlarla başlık arasında pek bir uyum yok. Başlık günümüz iktidarını anlatıyor imgesini çok güçlü bir şekilde veriyor ancak metne bakıyorsunuz liyakat üzerinden etik felsefesine giriyor. O zaman başlık biraz değişmeli ve içeriği yansıtmalıydı. Konu iktidarı elinde tutanlar ve ekip oluşturulması hakkında ise o zaman siyaset felsefesine girilmeliydi. Kısa bir dini argümanla bir şeyler söylenmiş ancak cılız kalmış.
Değerlendirmeniz ve eleştiriniz benim için çok değerli, teşekkür ederim.