Sosyal devlet olmanın önemli şartlarından biri de, halkın sağlığı ile ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak, bununla ilgili önlemleri almak ve adil bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Yeşil Kart bu fonksiyonların yerine getirilmesinde çok önemli bir adımdır. Ne var ki, “Her hak eden almalı, hiçbir hak etmeyen de almamalıdır.” prensibi zaman zaman gözardı edilmektedir. Her iki durumun tersi çok büyük haksızlık ve zulümdür.
30 yılı aşkın meslek hayatımda, sayısız enterasan, hayret verici, unutulmaz, dehşetengiz ve inanılmaz olaylarla karşılaştım. Yeşil Kartla ilgili olarak çok ilginç ve korkunç durumlarla yüz yüze geldiğimde, aşırı derecede sinirlendiğimi, hayıflandığımı, lanet ettiğimi, öfkemi gizlemek için aşırı çaba sarf ettiğimi ve çoğu zaman, yapmak isteyip de yapamadıklarımdan dolayı çaresizlik içerisinde kaldığımı ifade etmeliyim.
Kolundan burma burma altın bileziklerin dirseğine kadar sıralandığı, bileğinde en pahalı saatlerin arz-ı endam ettiği, ceplerinde çifter çifter en kaliteli ve lüks telefonların bulunduğu, belinde altın kaplamalı silahın göz kırptığı, altındaki son model BMW ve Mercedes otomobillerin endam ile süzüldüğü, ben ekonomik sınıfta seyahat ederken, daha önceden tedavi ettiğim Yeşil Kartlı şahsın “bussines” uçmanın keyfini sürdüğünü ve bazı bölge bayileri, kuyumcular, iş adamları, halı tüccarları, hatta müteahhitlerin Yeşil Kart sahibi olduklarını gururla(!) ifade ettiklerini gördüm.
Meslek hayatımın akla hayale sığmayan bu tip birçok hadisesi beni ileri derecede etkilemiştir. Hakikaten Yeşil Kart’a muhtaç olup da çeşitli sebeplerden ötürü alamayan insanlarla birlikte, çok mağdur olup da Yeşil Kart almayı gururuna yediremeyen (!) mağrur, fakir ve muhtaçlar gördüm. Bunların sayıları da azımsanmayacak kadar çoktur.
Yüksek ücretler ödeyerek hususi, özel odada yatmak, özel muayene ve özel ameliyat fişi kestirerek özel ameliyat olmak isteyen Yeşil Kartlılar gördüm. Çok gerekli imiş gibi, yabancı sigara içen, bebeklerine ve çocuklarına yabancı marka elbiseler giydiren, son modaya uygun giyinip süslenip, bir defileden fırlamış gibi muayene olmaya gelen Yeşil Kartlı, bakımlı, şık, narin ve abartılı makyajlı hanımlar(!) gördüm.
Başkasının Yeşil Kart’ı ile tedavi olmaya çalışan hastayı ve elindeki reçetenin Yeşil Kart sahibi bir başkasının üzerine yazılması için baskı yapan kişiyi tespit eden doktor, çaresiz kalmakta ve maalesef bir şey yapamamaktadır. Zira yapmaya kalktığında, hastanın gözünde ispiyoncu, merhametsiz, gaddar, Allahtan korkmayan insafsız bir insan durumuna düşmektedir. Çünkü insanlar(!) bu sahtekârlığı artık normal ve doğal bir şey olarak telakki etmektedirler.
Bütün bunların Yeşil Kart dağıtım sisteminin yeniden gözden geçirilip uygulanmasının gerekliliğini, hak etmeyene verilmesinin ve hak edene de verilmemesinin çok büyük bir zulüm, işkence, insanlığa ve ülkemize hakaret olduğunu unutmamak gerekir.
Hekimlerin ve yetkililerin de çok hassas davranabilmeleri ve gerekli işlemi yapabilmeleri için her türlü düzenlemenin uygulamaya konulmasının gerekliliğine inanıyorum.