Acil servislerin sorunları ne yazık ki bitmek bilmiyor. Ülkemizde ayaktan hasta bakım hizmetinin önemli bir kısmına acil servisler yanıt veriyor, vermeye çalışıyor. Kamu Hastaneleri İstatistik Yıllığı’na bakarsanız, acil muayene sayısının toplam muayene sayısına oranı yüzde 30’a yakın. Kısıtlı alan, yetersiz sayıda hekim ve sağlık personeli ile bu hizmetin verilmeye çalışılmasının, tıp biliminin genel kurallarına uygunluğu dahi tartışılabilir.
Acil servise başvuran hastaların büyük çoğunluğu sağlık idarecileri tarafından “acil değil” olarak yorumlansa da, bu hastalar mutlaka bir yakınmalarına çözüm aramak için geliyorlar. Minör yakınmaları olan hastalar yanında kritik hastalar da gelmeye devam ediyor.
Acil servislerde giderek artan sorunlardan biri de boş yoğun bakım yatağı olmadığı için yatırılamayan ve sevk edilmeye çalışılan bu kritik bakım hastaları. Yoğun bakıma yatırılamadığı için acil servislerde kalıp bakımın devamına çalışılması, zaten kısıtlı imkânlarda hizmet veren acil servisleri daha da sorunlu alanlar hâline getiriyor.
Acil tıp hekimliğinde kritik hasta bakımı vardır; ama çoğu kez hayati tehlikesi olan bu hastaların ilk stabilizasyonu yapılıp tedavisi başlandıktan sonra ileri tedavi için yoğun bakım yatağına nakledilmesi gerekir. Acil servisler de sadece bu kritik bakımı verecek düzeyde dizayn edilmelidir.
Beklenen yaşam süresi arttıkça, kanser, diyabet, organ yetmezlikleri gibi kronik hastalıkların sayısı artmakta, bu hastaların kronik tedavileri sürecinde gelişen akut durumlarda acil servisten yoğun bakımlara yatış ihtiyacı da artmaktadır. Azalma emaresini hiç görmediğimiz çoklu travma nedeni ile getirilen hasta sayısı da, yoğun bakım ihtiyacı gerektiren önemli bir diğer grup olarak karşımızda durmaya devam ediyor.
Yoğun bakıma yatışı gereken hastaların yatırılamamasının cefasını ise acil hekimleri çekiyor. İş yükündeki artışı bir kenara bırakacağım; ama daha önemlisi acil servislerde mevcut koşullarda en iyi bakım verilse veya başka bir hastanede yer bulunup sevk edilse dahi, bu hastalar ile ilgili cezai soruşturmalar gün geçtikçe artıyor. “Görevi kötüye kullanma” suçlamasından tutun, “taksirle ölüme sebebiyet verme” suçlamasına kadar acil servis hekimleri dava edilmekte. Acil hekimi hakkındaki suçlamalar neler? “Hastanın bakımı yeterli düzeyde verilmedi.” veya “Hasta stabil olmadığı hâlde sevk edildi.” benzeri çok sayıda gerekçe.
En önemli sorun, yoğun bakım yatak sayısındaki yetersizlik. Yoğun bakım hizmeti veren uzman hekim ve sağlık personeli sayısındaki yetersizlik de cabası. Bir yoğun bakım kurulması ve hizmetin verilmesi maliyetli olabilir; ama halkına en iyi kalitede sağlık hizmet sunumu garantisi veren sosyal bir devletin bazı şeyleri para ile değerlendirmemesi ve sorunun üzerine gitmesi gerekmez mi? Sonuçta bu sorunun hızlı bir şekilde çözümü gerekiyor. Peki, çözümü sağlayacak olan acil servis hekimleri mi bir bakalım!
Ülkemizdeki yoğun bakım hizmetleri ile ilgili politikayı acil servis hekimleri mi yapıyor?
Ülkemizde ihtiyaç olunan yoğun bakım yatak sayısına acil servis hekimleri mi karar veriyor?
Yaşlı nüfus artışı da dikkate alınarak ileriye dönük planlamaları acil servis hekimleri mi yapıyor?
Yoğun bakım yatağı olduğu hâlde hasta yatışındaki engellerin sorumlusu acil servis hekimleri mi?
Yoğun bakımlarda yatak sirkülasyonu veya yatakların optimal kullanılmasını denetleyecek olan acil servis hekimleri mi?
Yoğun bakım yatağı olmadığı için hasta sevk edildiği zaman bu sevkin sorumlusu acil servis hekimleri mi?
Hasta kalabalıklığına rağmen yoğun bakım hastası için saatlerce hizmet vermeye çalışıp ölüme sebebiyet vermekten dava edilen ve cezai soruşturma geçiren, hasta yakını tarafından saldırıya uğrayan veya bekleyen hastalar tarafından BİMER’e, SABİM’e şikâyet edilip soruşturma geçiren acil hekimleri mi her şeyin sorumlusu?
“Yataklı Sağlık Tesislerinde Yoğun Bakım Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ” çıkartıp mevcut yoğun bakımların belli standartlarda altyapıya sahip olmasını düzenli kontrollerle takip etmek önemli bir gelişmedir. Ancak bu tebliğ, mevcut koşullardaki yoğun bakım hizmeti ihtiyacının çözümü değildir. İvedilikle yoğun bakımlar ile ilgili ulusal bir politika belirlenmeli ve ihtiyaç olunan sayıda ve dağılımda yoğun bakımlar hizmete sokulmalıdır.