‘Ceviz kurdunun trajik öyküsü’ başlıklı son yazımda, bir grup Anadolu insanımızın ibretlik yaşantısını anlatmıştım. ‘Bu gurupta olanlar toplumun yüzde kaçıdır’ diye bir arkadaşımdan yorum geldi. (Çok merak ediyorum; ülkemizde dünyamızda insanların kaçta kaçının yaşamı böyle geciyor acaba? )
Matematik olarak düşünüldüğünde, çok doğru ve yerinde bir yorum. Teşekkürler arkadaşım. Bu grupta olanlar, yani ‘öncü, atılımcı, girişimci ve daima bir şeyler üretme ve yapma amacında olanlar’ tüm toplumlarda azınlıktadırlar. Sadece bizim toplumumuzda değil, diğer ülkelerde de azınlıktadırlar. İyi de, ben bunlardan niye bahsediyorum. Onların yaşamlarını neden yazmış diye, hiç düşündünüz mü?
Bill Gates, Elon Musk, Steve Jobs, Mark Zuckerberg Amerikalıların yüzde kaçı oluyor? Yukarıda da yazdım, toplumlarda öncü olanlar, aslında çok azınlıktadırlar. Bu doğru. Ancak ülkelerin ve toplumların ilerlemesi ve gelişmelerindeki katkılarını yüzdeye vurursak, onların yüzdeleri de, ülkelerine ve insanlığa olan katkıları da, çok yükseklerdedir.
Haydi biraz gerilere gidip, tarihimize bir göz atalım. Osmanlıda hayatını hiçe sayarak ölümü bile göze alacak, Mustafa Kemal’den başka paşa yok muydu. Vardı da, çoğu kılını bile kıpırdatmamıştı. Kimisi de saraya damat olmuştu. Haklarını yemeyelim, bir kısmı gaflet uykusundan uyanarak, imkan bulunduğunda bir yolunu bulup acilen Anadolu’ya koştu.
İstanbul’dan Samsun’a doğru yol alan Bandırma vapurunda yüzlerce, binlerce kişi yoktu. Sadece, Mustafa Kemal Paşa, 16 sı subay 23 karargah mensubu ve 25 asker vardı. O büyük önder ve öncümüzün önderliğinde uyanan halkımızla birlikte, çok değil iki yılda, binlerce mevcutlu muazzam bir ordu kuruldu. Kadınlarımız, öküzlerin çektiği kağnıları inlete inlete, yüzlerce kilometre, dağları, tepeleri, dereler ve nehirleri, kar, yağmur çamur demeden aşarak, cepheye ve Mehmedine, top, tüfek, mermi, cephane olarak taşıdı. Bakın cümlede ‘yolları’ diye yazmadım. O günlerde patikanın dışında Anadolu’da yol da yoktu da ondan. Kadınlardan kimisi kağnı sürdü, kimisi, mintan dikti, çarık yaptı, askerler için yün çoraplar ördü. Kimisi tarlada çalıştı, kimisi süt sağdı, erişte, tarhana, yağ, peynir yaparak cepheye gönderdi. Kimisi erkeğiyle birlikte cephane imalatında bulundu.
O günlerde ülkede sadece telgraf vardı. Başkaca iletişim araçları yoktu. Ulaşım için yol yoktu, yolda gidecek otomobil, kamyon yoktu. Milleti uyandırıp, gaflet uykusundan ayağa kaldıran ve öncülük eden, büyük önder Mustafa Kemal Paşa oldu. Şehirlerden kasabalara, oralardan en uzaktaki köylere kadar kulaktan kulağa yayılan, ‘ülkeyi, sarı saçlı, çakır gözlü bir paşa kurtaracak’ sözleriydi. Halkımız Ata’sına ve öncüsüne inandı. Ona o kadar güvendi ki, işte o inançla, büyük bir azimle, kalplere çakılan ufak bir kıvılcımdan, muhteşem bir alevtopu haline gelerek, hep birlikte güzel vatanımızı düşmanlardan temizledi.
‘Ya bir yol bu, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil’
Konfüçyüs
Cumhuriyet kurulduğunda halktan kimsede yeterli para yoktu. Gelişmek için, mecburen önce devlet yatırımlarına başlanıldı. Fabrikalar, bankalar kuruldu, kara ve demiryolları yapıldı. Nuri adında bir öncü çıktı geldi taaa Uşak’tan. Biz hazırız, şeker fabrikası yapmak istiyoruz destek verin dedi. O büyük lider, büyük insan, onu bağrına bastı ve ilk özel sektör şeker fabrikası Uşak’ta böyle kuruldu. Bir başka, Nuri, ‘yabancılar siz çekilin, demiryollarını ben yaparım’ dedi ve ülkemizi demir ağlarla örmeye başladı. Soyadı kanunu çıktığında, Nuri’lerden birine ‘Şeker’, digerine ‘Demirağ’ soyadını bizzat Atatürk verdi. Büyük girişimci Nuri Demirağ, sonradan uçak fabrikası bile kurduysa da görünmez eller Atamızın ölümünden sonra, fabrikasını kapattırdı. Koç, Sabancı ve diğerleri, işte böyle, öncüler arasından çıktı. Pek çok insanımızın oralarda çalışıp evine ekmek götürdüğü, bacası tüten fabrikalar, organize sanayi bölgeleri, böyle kuruldu.
1960 lı yıllarda Almanya’ya gönderdiğimiz, çoklarının ‘Alamancı’ diye küçümsemeye çalıştıkları işçilerimizin çocukları, ve torunları arasından kimler çıkmadı ki. Onlarca Alman ve Türk işçi çalıştıran işverenler, sanatçı, sporcu, siyasetçi, bilim insanı. Hatta mRNA covid aşısının mucitleri, Dr Uğur Şahin ve Dr Özlem Türeci de onların arasından çıktı. .
İşte bu yüzden o öncüler, bizim öncülerimiz çok önemlidir. Onlar, girişimleriyle bir şeyleri başlatanlar, iş kuranlar, iş yerleri açanlar, fabrikalar kuranlarımız, yüzlerce, binlerce insanımıza ekmek kapısı açanlardır. Onlar, istihdam yaratırlar. mevcut potansiyeli, daima olumlu yönlerde değerlendirmeye çalışırlar, katma değer yaratırlar. İhracat yapıp ülkemize döviz kazandırırlar. Onların, tıknaz, şişman ve göbekli olmaları değil, sağlıklı olmaları işte bu yüzden çok önemlidir.
Çoğunuz gayet iyi hatırlar. Bir delikanlımız vardı. Adı Mustafa’ydı. Ülkemizin en büyük holdingini yönetiyordu. Şirketleri, vakıfları, müzeleri, fabrikaları, rafinerileri, hatta üniversiteleri bile vardı. Çok donanımlı hastaneleri vardı. Ancak o hastaneler, evinden çok uzaklarda, boğazın karşı tarafındaydı. Bypass ameliyatı olmasına ragmen, ülkesine fabrikalar kurarken, evinin yakınına tam donanımlı bir kardiyoloji merkezi kurmayı akıl edememişti. Spor yaparken yanında spor hocası vardı da, doktoru yoktu. Sonra ne mi oldu, mekanı cennet olsun, bir kriz geldi ve onu bizden zamansız aldı.
O şişman ve göbekli öncülerin, toplumumuzun yüzde kaçı olmalarından çok daha önemlisi, kurdukları, yaptıkları ve ürettikleridir. Işyeri aç, fabrika kur, üretim yap, ürettiklerini başka ülkelere ihraç et, istihdam ve katma değer yarat. Ver o muhterem elleri, öpeyim.
Istesek de istemesek de, o güzel insanlar, günün birinde aramızdan kayıp giderler. Önemli olan, onların yaşarken sağlıklı olmaları ve erkenden aramızdan çekip gitmemeleridir. Dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamış. Sana, bana, zengin, fakir, kimseye kalmayacak. Öncüler de buna dahildir. İşte tam da bu yüzden, öncülerin kurdukları işyeri ve fabrika bacalarının ilelebet tütmesi ve oralardan binlerce insanımızın ekmek yemesi, toplumların yüzde kaçı olmalarından, çok daha önemlidir.
6 yorum
Girişimci insanların sayılarının azalmasj tabiiki sıkıntı ama ben Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlardan dolayı yeni atılımlara cesaret edemiyorlar tabii bu benim düşüncem bir gün herşeyin düzelip bütün girişimci insanların ortaya çıkacağına inanıyorum
Aramızda kalsın Sayın Dr Güner, düşünsenize hiç katılamıyorum doğrusu. Bugünkü somut durum sizin söylediğiniz gibi kuşkusuz; bunu kim yadsıyabilir. Ama insanlığın kadim sorunu da “seçkinlere”, “liderlere” indirgenmiş toplumsal ilişkiler, kültürler değil mi?
Saygılarımla 🌻
Teşekkürler
Ufku geniş çalışkan insanlarımıza o kadar çoook ihtiyaçımız var ki , fikrisabit değil fikri takip yapabilecek başarılarını paylaşacak ve olumlu yapılan işleri ileri tarihlere taşıyacak kendisini geliştirirken vatanına gençliğine faydası olacak insanlarımız çoğalmalı !Sağlıkla kalmamız ümidi ile 👍👏💕
Halduncuğum toplumların gelişmesinde önder kişilerin önemini çok güzel anlatmişsın,iyi liderlerle,önderlerle toplumlar refah ve mutluluğa ulaşırken bilimden uzak,tutucu ve bilime düşman çıkarını düşünen inssnların peşinden giden toplumlar da sefaletten kurtulamıyor,düşünen sorgulayan ,üretken insanların çoğalması dileğiyle,çalışmslarında başarılar diliyorum.
Cumhuriyetimizin kuruluşu ancak bu kadar güzel anlatılır.Çok rahat temiz bir Türkçe ile lirik bir makale….Tebrikler…🌿🌺💐🌿Fahri Güngör.