Sadece erdemli kişilerin gerçek anlamda arkadaş olabileceğini söyler Aristotales. İki taraf da birbirinin, dostluklarının değerini bilmelidir. “Kusursuz dost arayan dostsuz kalır” der Mevlana. Başkalarından ne beklediğimiz ile kendimizden ne beklediğimiz arasında bir karşılaştırma yapmamızı ve dostlarımızın ayıplarını hoş görmememizi ister. Bedri Rahmi Eyüpoğlu da vazgeçme der dostundan:
Dostluk dediğin güzel bir kitap
Hava gibi
Su gibi
Ekmek gibi
Vazgeçilmez bir tat
Sonuna kadar dayanmak şart
Dostluk dediğin eşsiz bir kitap
Sevmediğin sayfaları varsa atla
Sayfayı kökünden yırtmak şart mı
Yol arkadaşlığını ayrı bir yere koymak gerek. Dünyada, insan sürekli olarak yolculuk halindedir. Yol çok geniş anlamdadır. Herhangi bir nedenle bir yerden başka bir yere ulaşım için de olsa, doğu kültüründeki mistik anlayışla bir arayış da olsa “yolculuk” kavramı önemlidir. Bu yoldaki yol arkadaşı ise önce güven vermelidir; yani menfaat gözetmeksizin “sadakat” özelliği olmalıdır.
Psikolojinin bilge abisi Erol Göka, “Türk’ün Göçebe Ruhu” kitabında (2010) ve söyleşilerinde çok güzel anlatır göçebeliğin yaşamımızdaki etki ve kalıntılarını. “Bugün Anadolu topraklarında, yazın Torosların yüksek yaylalarına, kışın ılık Akdeniz kıyılarına göçen, geçimlerini hayvancılıkla sağlayan ve geleneksel çadırlarında barınan konar-göçer Türklerin sayısı pek azdır” dediği insanlar benim akrabalarımdı. Babam ve rahmetli anam, önce Kayseri sonra Niğde’ye yerleşmişti. Ama yıllarca Niğde ve Kayseri’nin yaylalarından gelen akrabaların, deve ile peynir ve yün gibi ürünleri getirdiklerini hatırlarım. Benim için ise yayla yazın gidilecek anneanne, dayı ve çadır hayatı demekti. Babamla Niğde’den otobüsle yola çıkardık. Sulucaova köyü yol ayrımında iner, yürümeye başlardık. Yoldan geçen maden taşıyan bir kamyona biner, Tekneli yaylasına ulaşırdık. Yaylada en az iki çadır olurdu. Çadırların kurulduğu yere “yurt” derlerdi. Oraya çadır kurulur, yani “konmak” işi gerçekleşirdi. Yan çadırdakilere de “konşu” yani komşu denirdi.
Tek olunmaz; çünkü göç yolu, köylüden kiralanan yurtta tehlikeler olabilir. Erkekler koyun otlatırken ev yalnız olmaz. Sadece bizim göçerler için mi? Yerleşikler için de “ev alma komşu al” derler. Komşu bir nevi “yol arkadaşıdır”. Hz. Ebû Bekir gibi bir yol arkadaşına sahip olan Peygamberimizin buyurduğu gibi, “Bir insanı tanımak için yolculuk etmek lazım gelir.” Önce yol belirlenir, sonra yol arkadaşı ve en son yolluk hazırlanır.
Zamanın Reis-i Cumhur’u Evren Paşa, Kayseri ziyareti sırasında Niğde yolu kenarında boş bir bina görür ve burayı fen lisesi yapın der. Böylece Türkiye’nin 4. fen lisesi kurulur. İkinci devre olarak ben de öğrencisi oldum bu okulun. Erciyes’in karşısında, bozkırın ortasında bir küçük kampüs. Ellerimizle ağaçlar diktik, yeni binalar yapıldı. Güzel bir kampüs oldu. O zamanlar Kayseri bugün ki kadar büyük değildi. Şeker’den sonra sanayi başlar, Ambarlar denilen yerde şehir biterdi. Okulun 3 km kadar şehir tarafında Saraycık köyü en yakın yerleşim yeriydi. Yatılı öğrenci olarak benim avantajım ailemin yakında, Niğde’de olması idi. 2-3 haftada bir yol arkadaşım Türker ile beraber Niğde’ye giderdik. Hafta sonu Kayseri’de oturanlar evci çıkar, diğerleri için cumartesi öğleye doğru belediye otobüsleri gelir ve çarşı iznine çıkılırdı.
Son senemdi okulda. Bahar ayları, üniversite sınavına başvuru zamanı çarşı izninde vesikalık fotoğraf da çektirilecek. Terslik bu ya, kardeşimin Niğde’de lise talebesi yıllık ödevi varmış, onu yaptırmaya geldi. Bu arada özel bir ulaşım aracımız var; yörüklerin kooperatifinin Kayseri’ye süt, yoğurt getiren kamyonetiydi. Şoförü de güzel insan Cıncık Osman Amca. Kardeşimin ruhunda var göçebelik, ödev için Kayseri’ye gel… Kardeşimin ödevini yaptım, onu da Cıncık Osman Amca’ya emanet ettim. Ama okulun otobüsünü kaçırdım. Eee bugün ki gibi değil, öyle sık geçmez İncesu otobüsü. Ve bugün ki gibi değil; insanlara güven duygusu var, el kaldıracaksın da vicdanlı bir sürücü duracak. Bugün “otostop yapmak” diyorlar ya. Okulun önündeki karayoluna çıktım, bir araba durdu. Yakındaki ÇİNKUR fabrikasının müdür yardımcısı, mühendis bir amca. O zamanlar devletin koca koca fabrikaları var, üretim diye bir olay var; bugünkü çocuklar bilmez. Kayseri’den önce BOĞAZKÖPRÜ diye kavşak var, orayı geçtik lastik patladı. Haydaa… Al başına yeni derdi. Dedim “abi benim üniversite sınav başvurusu, fotoğraf vs derdim var, ben gideyim.” Olur, dedi. O başladı tamire, ben biraz ileri gittim başladım her araca el kaldırmaya; vicdansızlar, kimse durmadı. Ne kadar zaman geçti bilmem, mühendis amca aracın lastiğini değiştirdi, sonra da araca bindi yanıma gelip durdu. Gel, gidelim dedi. Ben karizmayı çizdirmiş haldeyim. Bak delikanlı dedi, sen daha küçüksün, önünde uzun bir ömür var, “hangi şartta olursan ol, zarar görsen de yol arkadaşını yarı yolda bırakma” dedi. Kayseri’de indirdi ve başarılar diledi. Ben dersimi aldım ve hala ezber ederim bu düsturu.
Neşet Ertaş’ın “Bir anadan dünyaya gelen yolcu” dediği insanoğlu, uzun ince bir yolda sürekli olarak yolculuk halindedir. Yol, dostu dost olmayandan ayıran bir turnusol kağıdıdır; yani ayıraçtır. Yeni bir işe girişirken, önemli bir yola koyulurken yol arkadaşlarımızı iyi seçmek herhalde en zor ve en önemli aşama olsa gerek.
Biz hekimler ve sağlık çalışanları için yol arkadaşlığı, mesai arkadaşlığı çok önemlidir. Yol arkadaşın bir kontrol basamağıdır, yani sigortadır bir nevi hasta güvenliği için. Nöbetin hasarsız atlatılması, tüm ekibin güvenilir olması ile mümkündür. Akademik başarının yani değerli çalışmaların, etkin makalelerin yolu yine sağlam ve güvenilir yol arkadaşlığından geçer. Daha mesleğe başlarken “Mesleğimi bana öğretenlere, meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime” diyerek hekimlik yemini ediyoruz ya. Değerler aşınması kavramını her alanda kullanır olduk.
Dilerim yol arkadaşlığı duygumuz aşınmasın ya da Allah güvenilir olamayan yol arkadaşından uzak etsin, iyilerle dost etsin hepimizi.
4 yorum
Sevgili Murat eline, diline ve emeğine sağlık. Bozkırın ortasındaki o okulda iyisiyle kötüsüyle birlikte 3 yılımızı geçirdik. 30 yıl sonra hala devam eden dostluklarımıza bakarak iyi yol arkadaşları edinmişiz. Anılarımı canlandırdığın için teşekkürler.
Kesinlikle geriye kalan sağlam dostluklar oldu.
Çok güzel ifade etmişsiniz yol arkadaşlığını kendimi anadolu’da yollarda ve lise yıllarımda arkadaşlarımla gördüm. Yüreğinize sağlık Murat Abi
Teşekkür ederim. Benim yol arkadaşım olmandan onur duyuyorum.