Altı yaşında başladım okuyup öğrenmeye, altmış yıldır devam ediyor. Her sabah yeni bir heyecanla uyandım güne, bugün ne öğreneceğim diye. Bu heyecanı bana veren, öğrenme yolculuğumda birçok öğretmenim oldu yolumu aydınlatan. İşte onlardan bir seçki sizlere, ben de iz bırakanlardan.
Bir öğretmenim vardı ilkokul ikide ismi Edibe Şeki, ilkokul birinci sınıfı yaşım küçük olduğu için köyde okumuştum altı yaşımda ikinci sınıfta naklim alındı Sarıkamış Kazım Karabekir ilkokuluna. Babam önce müdürün odasına götürdü okula kaydım yapıldı, sonra 2B sınıfına götürüp Edibe öğretmene teslim ettiler. Üç kişilik sırada dördüncü kişi olarak sıkıştım kenarda. Edibe öğretmen şişmanca kır kısa saçlı önden düğmeli ve iki cebi olan siyah önlük giymiş derse bıraktığı yerden devam etmeye başladı. Biraz soğuk buldum ve korktum anlattığı her şeyi can kulağı ile dinledim gerektiğinde defterime yazdım çokça ödev verdi, eve gider gitmez hemen ödevlerimi dikkatlice yaptım öğrendiklerimi tekrar ettim böyle yaparsam öğretmenimden korkumun azalacağını ve daha yumuşak davranacağını düşündüm, bu düşüncem kısmen doğru çıktı ben hep çok çalıştım, Edibe öğretmenimde biraz olsun yumuşadı. Üçüncü sınıfta da bizi okuttu Edibe öğretmen ve yaşam boyu unutamayacağım bir olayı yaşamama neden oldu. Ödevini yapmayan bir erkek öğrenciyi tahtaya kaldırıp kulaklarından tutarak yukarıya kaldırıp tekrar yere vuruyor bir yandan da arkadaşımızın sümüğü akıyordu hem çok üzücü bir tabloydu hem de çocuk halimizle sümüğün akması komik gelmiş olacak ki, biz diğer öğrenciler gülmeye başladık ben ve yanımda oturan arkadaşım en öndeydik, zaten çok sinirli olan öğretmenimiz ikimizi de dövdüğü arkadaşımızın yanına dikti ve aynı şekilde bizim kulaklarımızdan tutup silkelemeye başladı. Benim kulağımda egzema vardı ve şarıl şarıl kanamaya başladı, ama öğretmenimiz buna hiç aldırmadan siniri yatışıncaya kadar dövmeye devam etti. Tabii o tarihlerde evde bunu anlatmak öğretmeni şikayet etmek gibi şeyler yoktu, evde anlatsanız zaten suçlu siz kabul edileceğiniz için bir de azar işitecektiniz.
Bu olayı günler ve geceler boyu kendi içimde sorguladım sınıftan başka sınıfa geçebilir miyim diye düşündüm öğretmenime kinlendim kızdım ama hepsini içimde kendi kendime yaşadım. Sonra daha fazla çalışarak biran önce okulun tatil olmasını bekledim.
Dördüncü sınıfta çok şükür öğretmen değişti, Edibe öğretmenin kocası Reşat Şeki. Karısının tam tersi uzun boylu yakışıklı yüzü hep güleç ilk kez dördüncü sınıfta okumaya başladığımız tarih ve coğrafyayı bize sevdiren güzel adam, hafif kır dalgalı saçları arkaya taralı hep kibar hep güler yüzlü Reşat öğretmenim benim.
Beşinci sınıfta Alaattin Solmaz okuttu bizi, ilk kez çalışkan öğrencinin ödüllendirildiğini gördük onda ödevlerimizi, yada yazılı kağıtlarımızı beğendiğinde sadece en yüksek not olan beş vermekle kalmaz etrafını beğeni derecesine göre yıldızlarla süslerdi, buda bizi daha çok yıldız kazanmak için hevese getirirdi.
Bir öğretmenim vardı benim ortaokul birinci sınıfta, tarih öğretmenim Reyhan, zaten sevdiğim tarih dersini bana daha da çok sevdiren. Notlar ortaokulda on üzerinden veriliyordu tarih notum hep ondu. Ortaokulda öğrenciler hatıra defteri tutmaya başlamışlardı, genelde hazır satılan süslü hatıra defterlerinden, benim öyle bir lüksüm olmadığı için küçük esnaf olan babamın sarı saman renkli küçük not defterlerinden birini renkli kaplama kağıdı ile kaplayıp üzerini süslü yazıyla hatıra defteri yazarak oluşturmuştum kendi hatıra defterimi.
Önce Reyhan öğretmenime verdim hatıra yazması için evde yazar getiririm dedi. Ertesi gün kırtasiyeden alınmış ve içine “Sevgili Ülkü, ileride çok başarılı ve iyi bir insan olacağına inanıyor gözlerinden öpüyorum” notu yazılmış yeni bir hatıra defterini armağan etti bana. Bu benim yaşamımda aldığım en önemli hediye, Reyhan öğretmenim de yaşam rehberim oldu
Bir öğretmenim vardı benim, ismi Nuriye Banaz. Üç lise sınıfında da biyolojiyi bize sevdiren ve okutan sevgili öğretmenimiz. İlk kez onun sayesinde bir kitabın tüm konularını işleyip kitabı bitirmiştik. Lise üçüncü sınıfta jeoloji dersini de Nuriye öğretmen okutuyordu. Yazılı sınavın birinde beş soru sormuştu ben ilk üç sorunun cevaplarını kağıdın on yüzüne yazmış dalgınlıkla bitti diyerek öğretmenime vermiştim, sonra fark ettim eksik yaptığımı ve öğretmenime mahcup olacağım diye o kadar üzüldüm ki ne yapacağımı bilemedim alacağım eksik not umurumda değildi eksik cevap yazmış olmak kahrediyordu beni. Öğretmenimiz yazılı kağıtlarını da çok çabuk okurdu ve hemen ertesi ders bize bildirirdi. Sınav olduğumuz gün son derste onun dersi idi notları not defterinden okurdu başım önümde biraz mahcubiyet biraz korku ile beklerken ” Ülkü Atilla 10″ dediğini duydum kulaklarım uğuldadı, başım döndü başımı doğrultup öğretmenime baktığım da güler yüz ve sevecen bir şekilde bir anne şefkati ile bana baktığını sanki içinden mahcup olma, korkma kızım ben senin çalışkan olduğunu bu notu hak ettiğini biliyorum, sen benim gözümde hep onluk bir öğrencisin dediğini duyar gibi olmuştum sevgili Nuriye öğretmenimin.
Üniversitede de çok emeği geçti tüm öğretmenlerimin. Ama ben Kazım Türker öğretmenimi çak az sözle nasıl çok şey anlatılabildiğini gösterdiği için, Ayhan Çavdar öğretmenimi güçlü bilim kadını nasıl olunur örneğini sergilediği için, Rıdvan Ege öğretmenimi ortopediyi kadın doktorlar da yapabilir diye staj sırasında bana gel ortopedist ol dediği için, Aysel Gürler öğretmenimi bana “cin kız” adını taktığı ve daha sonra hayat arkadaşım olan Ahmet Sarıtaş’ın “cin kızlar cin cin çiğner” söylemi ile beni cincin sakızları ile tavlayıp eşim olmasına sebep olduğu için hiç unutamadım.
Doktorluk yaşamımda Saliha Yalçın öğretmenimi disiplin çalışkanlık ve takım ruhu ile çalışmayı öğrettiği için; Leziz onaran, Gülay Timuçin, Burhan Şahin, Erdoğan Kovalı, Aysel Ülker, Nurgül Şaşmaz, Gönül Gürkaynak ve Tülin Şahin öğretmenlerimizi bildikleri her şeyi bize tevazu ile cömertçe öğrettikleri, sağladıkları hoşgörü ortamında rahat ve huzurla çalışma imkanı verdikleri için minnetle ve şükranla anıyor, yetişmem de emeği gecen tüm öğretmenlerimin, Öğretmenler gününü kutluyor hayatta olanlara sağlıklı ve uzun ömür, kaybettiklerimize Allahtan rahmet diliyorum.