İnsanların kişilik yapıları yalnız o kişileri etkilemekle kalmaz, çevresindeki herkesi etkiler. Bir insanın diğer insanlarla nasıl bir ilişki içine gireceğini, onlara nasıl bir tutum sergileyeceğini belirleyen en önemli etmen kişilik yapısıdır. Bu durum yöneticiler için de geçerlidir; yöneticinin kişilik yapısı, kurumu ve kurum içi ilişkileri yakından etkiler. Yöneticilerde en sık görülen kişilik yapısının narsistik kişilik yapısı olması nedeniyle bu yazıda yöneticinin narsistik kişilik yapısına sahip olması durumunda kurumun ve kurum çalışanlarının bu durumdan nasıl etkileneceği ele alınacaktır.
Bilindiği gibi narsistik kişilik yapısına sahip insanlar kendilerini “herkesten farklı”, “olağanüstü”, “eşi bulunmaz”, “üstün”, “önemli” ve “çok özel” bir insan olarak gören; insanlara tepeden bakan; övünmeyi ve övülmeyi çok seven; kendisinin ayrıcalıklı bir kişi olduğuna inanan; karşısındakinin ne düşündüğüne ve ne hissettiğine aldırış etmeyen; eleştirilmeye katlanamayan insanlardır. Sahip olduklarını düşündükleri meziyetler nedeniyle yönetici olmayı doğal olarak hak ettiklerini düşünürler ve sürekli yönetici (mümkünse en üst yönetici) olmaya taliptirler. Narsistik özellikleri olmayan insanların çoğu aday olmaya cesaret edemezken, narsistler her işin altından kalkabileceklerini düşünerek kolayca aday olurlar.
Narsistik kişilik yapısına sahip bir kişinin bir şekilde yönetici olması onun narsistik özelliklerinin pekişmesine yol açar. Özellikle en üst yönetici olduysa havasından geçilmez. Kişilik yapısı yönetici olarak attığı her adıma yansır. Her şeyin en iyisini ve en doğrusunu yaptığına inandığı için çevresindeki insanların yaptıklarını sorgulamadan onaylamasını ve kabullenmesini bekler. Eleştiriye katlanamaz, eleştirildiğinde ya da beğenilmediğini hissettiklerinde öfkelenirler. Bu nedenle toplantılarda yönetici dışında kimse görüşünü açıklayamaz. Yanlış karar verebileceğini düşünemediği için kolayca risk alır. Aldığı risk nedeniyle kurumu zarara uğratsa bile buna pek üzülmez; bu sonucun oluşmasında kusurun kendisinde değil başkasında olduğunu ileri sürer. Başkasının ne düşündüğünü ve ne hissettiğini hiç önemsemez, farklı düşünenlere ve eleştirenlere hoşgörüsüz davranır. Her şeyi en iyi kendisinin bildiğini ve akıl almaya gereksinimi olmadığını düşünür. Kimsenin söylediğini dikkate almadan, her şeyi kendi bildiğince yapar. Sözü dinlenmediğinde ve eleştirilince çok öfkelenir. Öfkelendiğinde acımasız olabilir. Kin ve intikam duygusu ile hareket eder. Başkasının kendisinden daha iyi olabileceğine katlanamadığı için kıskançlık ve haset duyguları içindedir.
Sürekli olarak kendi büyüklüğünü onaylatma gereksinimi içinde olan narsistik yöneticilerin çevreleri kolayca dalkavuklarla dolar. Narsistik kişilik yapısına sahip insanlar kurumda “eleştiren”, “doğruyu söyleyen”, “farklı düşünen” ve “yönetici olma potansiyeli olan” insanları kendisi için bir tehdit olarak algılar; onları sindirmeye, susturmaya ya da kurumdan uzaklaştırmaya çalışır. Giderek çevresinde yalnız onların söylediğini onaylayan, büyüklüğünü destekleyen ve onu pohpohlayan insanlar kalır.
Onu tartışmasız lider olarak kabul edenler ve yaptığı her şeyi hakkı olarak görenler dışında kalanlar için narsist bir yönetici ile çalışmak çok zordur. “Kendi çıkarı için başkalarını kullanması”, “gereksinimi bittiğinde insanları kolayca bir kenara atması”, “başarıyı sahiplenirken, başarısızlıktan başkalarını sorumlu tutması”, “hırslarını gerçekleştirmek için kurumu, arkadaşlarını bir araç olarak kullanması”, “vefasız ve nankör olması” ve “eleştiriye katlanamaması” nedeniyle narsist bir yönetici ile çalışmak yıpratıcı bir süreçtir. Bu özellikleri nedeniyle narsist yöneticiler verimliliği ve iş doyumunu olumlu yönde etkileyen bir kurum kültürü yaratamazlar.
Gücü hiçbir şekilde bırakmak istemez, gücü kaybetmemek için her şeyi yapabilirler. Görev süresi dolduğunda kendisinin yeniden yönetici olma şansı yoksa yönlendirebileceği bir yöneticinin atanmasını sağlamaya çalışırlar.
Yukarıda yazılanlardan yola çıkılarak tüm narsist yöneticilerin kötü bir yönetim sergileyeceği düşünülmemelidir. Kişilik özellikleri nesnel değerlendirmeler yapmasına engel oluşturmuyorsa; yetenekli, becerikli ve donanımlı bir insansa narsistik kişilik özelliklerine sahip yöneticiler başarılı ve yaratıcı olabilmekte, kurumda köklü değişiklikler yapabilmektedirler. Fakat yetersiz, yeteneksiz, beceriksiz ve donanımsız ise kurumu yangın yerine dönüştürmektedirler.
Kurumsallaşmasını tamamlayamamış ve mevzuatın üst yöneticiye aşırı yetki verdiği kurumlar, yöneticilerinin kişilik yapısından daha fazla etkilenmektedir. Ülkemizde bunun en güzel örneği üniversitelerdir. Rektör atanma süreci dikkate alındığında bir üniversiteye “iyi” bir rektörün atanmasının büyük oranda şansa bağlı olması üniversiteleri yangın yerine çevirebilmektedir.