Mutlu bir ay dileyerek, bu yazımda yakın zamanda gazetelerde yer alan, belki de gözden kaçırdığınız yeni bir araştırmanın sonuçlarını yorumlamak istiyorum. İngiliz bilim adamlarının, sonuçları “Nature” dergisinde yayımlanan bu araştırmasına göre: “Varsayılanın aksine çocukların IQ’su zaman içerisinde değişim gösterebiliyor. Bilim adamları, yaşları 12 ile 16 arasındaki gençler üzerinde yaptıkları araştırmada, dört yıl arayla çocukların IQ’sunu ölçtü ve manyetik rezonans görüntüleme tekniğini kullanarak beyinlerini inceledi. Araştırmada yer alan İngiliz bilim adamı Prof. Cathy Price, çocukları oldukça erken yaşta değerlendirme ve eğitim hayatını belirleme eğilimine dikkati çekerek, sonuçların ise çocukların yeteneklerinin ilerleyen yaşla da geliştiğini ve IQ’larının önemli ölçüde artabileceğini gösterdiğini söyledi. Price, başarılı çocukların ise IQ’larının düşebileceğini belirtti. İnsanlarda bu yeteneğin yıllarca aynı kaldığı düşünülüyordu.” Bu araştırma bana oldukça ilginç geldi. Çünkü IQ’nun aynı kalmadığını, ileri veya geri gittiğini çevremdeki pek çok örnekte rahatlıkla fark edebiliyorum. Standart bir zekâ ile hayata başlayan pek çok kişi zaman içinde iyi veya kötü yönde zekâsını toplum içinde geliştirirken, belki de parlak zekâlı bir çocukluk geçiren pek çok bireyde zekâsını hiç kullanmadığı için zaman içinde tabir-i caizse beyinlerinin “dumur” olmasına neden oluyor. Özellikle bu son durum kitaplarda şöyle değerlendiriliyor. “Zekâ gerilemesi, organik ve bazı fonksiyonel psikozların akıl fonksiyonlarında yarattığı ilerleyici bir hasardır, öncelikle zekâ fonksiyonları etkilenir. Genel gerileme durumlarında da IQ (zekâ katsayısı) hastalıktan önceki temel düzeye göre düşme gösterir ve hafıza fonksiyonlarında hasar belirtileri açıkça görülebilir. Spesifik bozukluk gösterebilen diğer fonksiyonlar ise hafıza, akıl fonksiyonlarıyla ilgili fonksiyonlardır.”
Pek çok bilim kurgu filmi ilerinin toplumunda zekâ seviyesi yüksek bireylerin var olacağını ve muhteşem bir gelecek yaratacaklarını ileri sürerken, bana göre bu konuda en gerçekçi film bir çocuk animasyonu olan “Wally” de tasvir edilmiştir. Kontrolü tamamen elektronik bir dünyaya kaptırmış, hareket etmedikleri için bacakları neredeyse atenüe olmuş obez ve düşünmeyen, sorgulamaya dahi gerek görmeyen bir toplumun tasviridir bu. Bu tür bir yaşama doğru ilerlemediğimizi günümüzde kim ileri sürebilir?
Öğrenmeye açık, çevreleriyle iletişimde olan ve her şeyden önce meraklı diyebileceğimiz kişiler hayatlarının hiçbir döneminde zekâ gerilemesiyle karşılaşmazlar. Özellikle çağımızın iletişim araçları olan TV ve bilgisayarın kontrolsüz kullanılmasının zekâ gerilemesine yol açabileceği bildirilmiştir. Bakın, bu durumu internet yazarlarından Elif Sude nasıl yorumluyor: “Televizyon izlemek insanın yalnızca görsel ve işitsel duyularını kullanmasına sebep oluyor. Bu da zaman geçtikçe bir nevi hipnoz etkisi yapıyor dimağ üzerinde. Hele ki insan uzun süre televizyon izleyince, birçok algısını kullanmadığından kendinden şüphe duymaya başlıyor. Ve azımsanamayacak sayıda insan, bu süreç sonunda mutsuz kalkıyor ekranın başından. Her defasında kendinden bir şeyler kaybetmiş olmanın tatsızlığı kalıyor üzerinde. Eski alışkanlıklarını bırakmayarak radyo’dan ajans dinleyen büyüklere hemen hemen hepimiz tanık olmuşuzdur. Peki, onların bilgi birikimi ve hafızalarına hayran olmayan var mıdır?” Ben bu yazıyı kaleme aldığım günlerden 13 Kasım Pazar günü Hürriyet Gazetesi Pazar ekinde “Aklınızı başından alacak bir tartışma” başlığı ile “Türk halkının %60’ı aptal mı, değil mi” üzerine bir yazı yayımlandı. Belki de popüler kültürün zekâ üzerine etkisi bu yazıda en iyi şekilde irdelendi.
Başta satranç olmak üzere zekâ sporlarının devamlı uygulayıcısı olmak, dünyanın ve ülkemizin sorunlarını sorgulayıcı tarzda kitap ve diğer yayınları takip etmek, güncel konuları farklı ortamlarda tartışmak, kendini geliştirici bir hobi edinmek ve buna her yaşta devam edebilmek ve ne zaman olursa olsun bir yabancı dil öğrenmek uzun yıllar zihnen sağlıklı ve genç kalmanızı sağlayacaktır. Bir bakıma beynimizin “dumur” olmasını önleyecektir. Aman beynimizin bu hale gelmesine engel olalım. Yoksa bu türün örnekleri çevremizde çok var. Esen kalınız.